Page 114 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 114

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

            hazırlamalısın. Yol uzunsa ve ayakların seni taşıyamıyorsa ayakkabılarını çıkar
            at ve ayaklarını sen taşı. İstenmeyen dualar etme. Mahrem kelimeleri kullanma
            konuşurken. Sıcak rüzgârlar hissetsen de sırtında asla ürperme. Kitapların yedi
            adam boyunda kuyulara düşer, sazlıklara sır sızmaz ama kamışlar ağlar yalnızca
            unutma. Sana kitaplar anlatmaz en eski hikâyeleri. Kitaplarını belki kervan
            yolcuları kuyuda bulur ve onu eski bir köle gibi satarlar panayırlarda. Ama
            o kimseye yar olmaz ve kitap kitabı doğurursa sen büyürsün ve kitap kitabı
            doğurursa sen ölürsün.
               Bekçi söylediklerinden hiçbir şey anlamamıştı birinci delinin. Sigara sarmaya
            devam ediyordu. İkinci deli ise birinci deliye özenerek o da masaya çıktı ve diğe-
            rini aşağıya itekledi. O da uzun bir nutuk çekmek ister gibiydi. Birkaç dakika
            durdu, düşündü, derin nefes aldı. Sonra yüksek bir sesle,

               -Bütün anahtarlar ve tütünler ve kapılar ve çarşılara ve bekçi düdüklerine
            hiç dinmeyen siyah bir kar yağsın, dedi ve ardından korkunç bir kahkaha attı.
               Bir zaman sonra iki deli, bekçinin rüyasını anlatmayı bitirmesini beklemeden
            başlarını masaya koyarak uykuya daldılar. Onların uyuduğunu gören bekçi
            rüyasını anlatmaktan vazgeçti. Göz kapaklarının karşı konulmaz bir şekilde
            kapanmaya başladığını hissetti. Buna karşı koyamıyordu. Kırlangıçlar çığlıklar
            atarak uçmaya devam ediyorlardı. Az sonra o da derin bir uykuya daldı. Uyku-
            sunda yine aynı rüyayı gördü. Bu kez durmadan büyüyen ve sımsıkı kapanmış
            çarşı kapısını gördü düşünde.
               Gece yine büyük uğultularla bir rüzgâr esmiş, kapı korkunç bir gıcırdamayla
            kapanmıştı. Anahtar çarşı içerisine düşmüştü. Bekçi ve deliler bu sesi hiç duy-
            madılar. Kırlangıçlarsa çığlık atmayı bıraktılar ve yuvalarına döndüler.
               Ertesi sabah çarşının en eski esnafı Kuyumcu Ferruh Amca, anahtarı bek-
            çiden almak için geldiğinde onu bulamadı. Çarşı kapısı da sımsıkı kapalıydı.
            Yaşlı adam bir çilingir getirerek büyük kapıyı açtırdı. Kapının açılmasıyla
            rüzgâr uğultusu yeniden duyulmaya başladı. Kırlangıçların yuvalarıyla birlikte
            yok oldukları görüldü. Çay ocağının önündeki masada kırlangıç yuvalarından
            dökülmüş çamurlar bulundu.
               Bir daha ne bekçiye ne de o iki deliye rastlandı. Çarşının küflü, büyük anah-
            tarı da bulunamadı. Geceleri büyük kapının ardından meçhul yüzlere ait sesler
            geldiğini de bir daha duyan olmadı.


            114
   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119