Page 117 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 117

Cineti Kırgın | Masalsız Geçen Gecenin Masalı

            yolunu kaybeden çocukların hiçbir zaman evlerini bulamamasından ibaret
            olacak. Yine de yol boyunca kurşuni kayalar, çakıl taşları, rüzgâr ve kuşların
            bile bana yardım etmesini dileyecektim içten içe. Ama tam da gözyaşlarımdan
            hiçbir şeyi seçemediğim anda ablam şaka yaptım, diyecekti. O zaman dünya
            yine dupduru görünecekti. Üzerime sinen korkuyu çabucak silkip atacaktım...
            Ve ayakkabı çekiliyor, salondan odaya süzülen havayı önüne katarak derinden
            duyulan bir çarpma sesiyle tahta kapı kapanıyor.

               Masal Cinleri
               Masal nasıl başlardı ya da masal dinlerken ne yapıyorduk? Ellerimiz neredeydi,
            gözlerimiz ne tarafa bakıyordu ya da anlatırken senin yüz ifaden nasıldı? Bir
            masalı anlatırken yüzün nasıldı baba, hatırlamıyorum. Ama her masala girişin
            farklıydı. Belki de ondan dolayı, ben anlamazdım nasıl başladığını. Meselâ zaman
            masal zamanlarıydı derdin, öyle bir zamanki insanlar kendilerini korumak için
            masal dinlerdi. Dünya tehlikelerle doluydu. Geceleyin karanlıkta dışarda kalan
            her şey tehlikedeydi. Bir ağaç ve yaprakları, toprak ve otlar, gökyüzü ve yıldızlar,
            bir dağ, taş ya da çakıl taşı... Böyle bir çağda hele de insanlar ancak masalları iyi
            bilerek sakınabilirdi kötülükten. Onun için bazen ben de, karanlığın çökmesine
            yakın bahçeye çıkar yerden bir çakıl taşı alırdım. Bir ot, kuru bir yaprak atardım
            cebime, gecenin şerrinden korumak için. Sonra kapının eşiğinden dış dünyaya
            bakardım. Toprağa, otlara, ağaçlara ve dağa ve kayaya ve çakıl taşına ve gök-
            yüzüne ve yıldızlara... Zavallılar derdim, gece çöktü bir anne babanız yok. Ne
            yapacaksınız tek başınıza? Ardından ceplerimi yoklardım. Siz şanslısınız derdim
            içimden, kurtardım sizi. Bu gece benimle yatacaksınız sıcacık yatağımda. Bir de
            masal yazan cinler vardı. Çok çok eski zamanlarda kışları öyle güzel masallar
            anlatılırdı ki, cinlerin bile evlere konuk olduğunu söylerdin. Ev ahalisi onları
            göremese de, onlar misafir gibi bir köşeye çekilir, masal vakti gelinceye dek
            beklerlerdi. Cinler beğendikleri masalları o gece yazıya geçirir, padişahlarının
            yardımcılarına götürürlerdi. Yardımcılar masalları uzun uzun inceler, ardından
            cinler padişahına takdim ederlerdi. Bir de bir masalda mı geçiyordu yoksa masalın
            girişinde miydi hatırlamıyorum, cinlerin gökten düşen yağmur damlalarından
            birinde düğün yaptıklarını ve damla toprağa kavuşmadan sonlandırdıklarını da
            söylerdin. Ve tabiî dedem vardı ki, dedem... Ne zaman ondan mevzu açılsa çok
            iyi masal anlattığından söz ederdin. Ve eğer akşamsa hele mevsim kışsa dedemi
            rahmetle anar, sonra masala geçerdin.



                                                                                    117
   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121   122