Page 122 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 122

Hasan Nail Canat Hikâye Yarışması

            Cebinden kırmızı bir ipe geçirilmiş anahtarı çıkarıyor, bir zamanlar bir levhadan
            bozma olan kapının yerini almış demir kapı şıngırtıyla açılıyor. Benden önce girip
            elektriğin sonradan çekildiği girişteki odayla mağara tavanlı odanın ampulünü
            yakıyor. Girişteki bölmede dikiliyorum. Kışın yağmurlardan iyice ıslanıp tavan-
            dan dökülen parçalar, odanın ortasına gelişi güzel atılmış paslı soba borularına,
            ters döndürülmüş isli tencerelere çarparak sağa sola dağılmış. Mağara tavanlı
            odanın derme çatma kapısı aynı. Küçükken bana çok yüksek gelen bir-iki karış-
            lık eşiği çok alçak görünüyor. Aydınlanan odaya ve ardına dek açılan kapıya
            bir anlam vermeye çalışan keklikler, şüpheli gözlerle bize bakıyorlar. Babamın
            hafif bir ıslık çalmasıyla keskin bakışları yumuşuyor ve kıpırdayıp kesik kesik
            cıvıldıyorlar. Bir ritüel gibi, önce bir avuç buğday alıp köşelerdeki kireç taşından
            oyulmuş yemliklerine döküyor. Ardından pencerenin geniş pervazındaki ibriği
            alıp konserve kutularından bozma sulukları dolduruyor. Keklikler yemlikleri
            gagalayıp arada ürkek bakışlar fırlatıyorlar. İşi bitince lambayı söndürüyor
            babam, eşiği dikkatlice geçip kapıyı yavaşça kapatıyor. Koluna girdiğimde bir
            cesaretle, —Eskiden böyle karlı günlerde masal anlatırdın, diyorum. —Babam,
            diyor, çok iyi masallar anlatırdı. —Sen de anlatırdın, diyorum, susuyor. Ayak-
            kabılarını çıkarmasına yardım ediyorum. —Gazal ablana sık sık uğra dönünce,
            diyor. —Uğruyorum ama evi bana uzak düşüyor, kaldığı semt o kadar karışık
            ki her gittiğimde yolu karıştırıp kayboluyorum, diyorum. —Çocukken de hep
            kayboluyordun, diyor, çocukluktan cesaret alıp konuyu tekrar masala getiriyo-
            rum. — Çocukluğumda bana anlattığın geyikle ilgili bir masal vardı, diyorum,
            elektrikler kesilince onu hatırladım. Hani şu cinler padişahının geyiğini öldüren
            avcı. Bir an yüzü ciddileşiyor, duymazlıktan geliyor. —Kar yolları kapatabilir,
            bu kışta kıyamette nerden aklına esti köye gelmek...
               Susuyorum, baba masal anlatsana diyemiyorum.


















            122
   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126   127