Page 119 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 119
Cineti Kırgın | Masalsız Geçen Gecenin Masalı
tepelerde yaşlı bir kadının tekinsiz olabileceğini düşünmüştü. Geyiğin gövdesini
çağrıştıran kütük aklına böyle bir fikir getirmişti. Yanı başında duran geyiğin
kesik başı korkutmamıştı onu. Ta ki kadın kütüğü ikiye bölene dek. Avcı bir an
şimşeklerin titrek ışığında kütük yerine kendisi olsaydı olacakları hayal etmişti.
Tıpkı geyiğin kafasını kestiği gibi kadının da onun başını kesip ateşin başına
koyduğunu düşününce dehşete düşmüş soluğu kesilmiş ama tetiğe basabilmişti.
O günden sonra bir daha geyik avlamamaya yemin etmişti. Ancak masal devam
etmişti o akşam. Avcının patlayan tüfeği sanki duvarda asılı mavzeri de tetikle-
miş, ses, sesleri ve sesi çağırmıştı. Eşkıyalar vadinin yamaçlarından köye taciz
ateşine başlamıştı. Karanlıkta art arda parlayan kurşunlar köyün içine akıyordu.
Uzun uzun susmuştun. Aniden yerinden doğrulup mavzerini duvardan almış,
kışın çok nadir açılan pencereyi açıp pervazına mevzilenmiştin. Namluyu sarp
vadiye doğrultup nişan almıştın. O esnada pencereden giren soğuk hava ilikle-
rimize işlemişti. Derken tetiğe basmıştın, kurşun kor rengiyle gecede akıp sarp
yamaçların üzerinden geçerek kaybolmuştu. Sen ateş edince silahlar susmuştu.
Sanki bütün patlamalar bir sesi bekliyordu susmak için.
Yolcu, Misafir ya da Baba Kılığında Masal
Baba, neden masal anlat diyemiyorum? Oysa gelmeden önce içimden ne kadar
rahat söylüyordum. Hatta bindiğim üç kapısı çifter kanatlı, camları geniş, tıkış
tıkış belediye otobüsü hayalimde o an rotasını köye doğru çevirmişti. Sık orman-
ların içinden, göğü geniş parlayan suların kıyısından, bozkırların ortasından
geçmiş, sarp bir vadide asfalttan şose yola sapmış, köyün daracık meydanında
tıslayarak durmuştu. Gülümseyerek inmiştim meydanda. Sırtını duvara dayamış,
kış güneşinde güneşlenen birkaç yaşlı köylüye selam vermiştim. Selamımı aldık-
larında konuşmalarına fırsat vermeden şaşkın bakışları ardımda bırakarak evin
yolunu tutmuştum. Ama şimdi sen öyle bütün ciddiyetinle karşımda oturunca
nedense cesaretim yitiyor. Hiçbir şeyden çekinmesem, senden azar işitmeyi göze
alsam, köylülerin benim hakkımda B.’nin oğlu C. işini gücünü bırakıp bu kışta
kıyamette ta İ.’den masal dinlemeye gelmiş yolundaki alaylarına bile aldırmayıp,
—Baba masal dinlemeye geldim, sadece masal dinlemeye, diyebilseydim. Ama
elbette mesele bu değil. Büyülü anın bozulmasından korkuyorum. Çünkü bu
benim elimde değil, biliyorum. Aslında bu senin de elinde değil. Yalnızca bizim
isteğimizle olmaz, masalın da bizi istemesi lazım. Bu karanlık akşamda fütursuzca
119