Page 115 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 115

Cineti Kırgın | Masalsız Geçen Gecenin Masalı
                                 Masalsız Geçen Gecenin Masalı


                                          C ine t i Kır gın










                                              İşaretler
               Baba, ben büyüdüm. Ama zaman aynı zaman. En azından şu anda değişen
            bir şey yok. Meşe ağaçları vadinin yamaçlarından köyün içine dek uzanıyor.
            Kuşlar da taşla vurulacak kadar çok. Kuytu köşelere çuvallar içinde kadın ceset-
            leri bırakılıyor, kuyulara erkek cesetleri atılıyor. Yamaçlarda geceleyin cinlerin
            yaktığı mavi alevli ateşler hâlâ görünüyor. Çocuklar, boynuzlu yılanlardan ve
            kuyruğu üzerinde duran yılanlardan bahsediyor. Masal zamanı. Kış uzun ve
            karanlık ve yağmurlu. Soba gürül gürül yanıyor. Gaz lambası vadinin sarp
            yamaçlarındaki bir oyuğu ya da deliği andıran pencerenin pervazında. Saçların
            kırlaşsa da bıyıkların simsiyah. Masal anlatman lazım. Çünkü ben hiçbir zaman
            anlat demedim. Ben masal dediğim anda annemin sesi duyulurdu karanlığın
            içinden, —Masal anlatanlar iflah olmaz, derdi. Derdi ama, annem de severdi
            masalları ve ışığın yetişemediği karanlık bir köşeye uzanıp gece boyunca dinlerdi.
            Hem sonra kırmızı gözlü bembeyaz tavşanlarımız varken de annem, —Tavşan
            beslemek uğursuzluk getirir, derdi. Derdi ama, yanaklarından öperek —Dün-
            yanın en güzel hayvanıdır tavşan, derdi. Neden uğursuzluk getiriyorlar diye
            sorardım, öyle derler derdi ve senin her sene ceviz ağacından düşmeni kırmızı
            gözlü tavşanlara bağlardı. Derken masal aniden başlardı, bir türlü anlamazdım
            nasıl başladığını. Bir bakardım ki masalın içindeyim. İsli tavan, soba ve gaz
            lambası masalın akışında bir görünür bir kaybolurdu.



                                      Babaanne ve Eflatun Gözlü Kedi

               Baba, masal anlatman lâzım. Bak babaanne pencerenin altındaki minderine
            iki büklüm kurulmuş. Kucağında tespihi, salavat çekiyor. Ve işte eflatun gözlü
            kedi de geldi! Odada değil de bir cangıldaymış gibi ağır ağır yürüyor ve baba-


                                                                                    115
   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119   120