Page 215 - hnc_hikaye_yarismasi
P. 215
Erhan Çamurcu | Kelebeğin Rüyası
Keloğlan yoktur Yeliz Hanımcığımın. Yollarda salgın hastalıktan yitip gidenler,
kılıçtan geçirilenler, vatanından edilen yiğitler, köle diye satılan genç kızlar…
Birçoğunuzun akademik kaygılarla okuyup derhal unuttuğu tanzimat roman-
larındaki Çerkez köle kızlarının hikâyeleri için gecelerce ağladı. Şimdilerde
tek derdi köklerinden sökülüp dört bir yana sürülen bir halkın evladı olarak
kendisinin değilse bile, evlatlarının kök salacağı bir toprağa ait olarak ölmek.
Telefonu kapattı, mutlu bir nefes aldı, içine doya doya çekti. Bu çatı katına
taşınalı birkaç ay olmuştu daha, ama sanki yıllardır burada oturuyormuşçasına
sahiplendi Yeliz Hanım hem sokağı hem apartmanı hem de komşularını. Balkona
çıkıp uzun uzun insanları seyrediyor, en çok da bahçesinden insan, özellikle de
çocuk eksik olmayan şu iki katlı bahçeli evde takılı kalıyor gözleri. Karşı kom-
şumuz Buket Hanım haftada birkaç kez mutlaka uğrar, uzun uzun konuşurlar
hanımcığımla. Öyle tatlı ve öyle yumuşacık seslenirler ki birbirlerine; FıSTıKÇı
ŞaHaP sertliğinden utanırdı görse. Bu gün Buket Hanım bir roman yazmaktan
bahsetti, Eşini ve çocuklarını kaybetmiş bir yazarın hikâyesini yazacakmış, anı-
larla yaşayıp hayallerle avunan yazar, en sonunda hayalî bir kadın yaratıp onun
hikâyesini anlatacak. Hayalî komşusunun hikâyesini anlatırken aslında kendi
geçmişine giden yazar geçmişindeki boşlukları kalemiyle doldurmaya çalışacak…
Buket Hanım, Yeliz Hanımcığıma bahsettiği romana başladı mı, İzzet Bey
eşine bahsettiği öyküyü yazdı mı, kelebek rüyasından uyandı mı? Hiç bilinme-
yecek, ama beton tepelerde eski zaman masalları hiç bitmeyecek.
215