Page 114 - İbrahim Tennuri
P. 114

Dr. Mustafa Fidan
            Hûr-hûri: Huriler cennet kızları.     İhyâ-yı mevât: Ölü araziyi
                                                  işler hale getirmek.
            Hurrem: Şen, sevinçli, güler yüzlü.
                                                  İk’ad: Oturtmak, birinin bir
            Hus: Huy, hus, hassa, özellik.
                                                  yere oturmasını sağlama.
                                                  İkdâm: Gayret etme, devamlı çalışma.
            I
                                                  İkrâr: Tasdik ve kabul etme.
            Id, ‘iyd: Bayram, sevinç.
                                                  İkrâh: Zorla, isteksiz olarak,
            Irağ, ırak: Uzak, ırak.               rızası olmadan yapma.
            Irmak: Defetmek, yok etmek            İksir: Seçilmiş, temizlenmiş, öz.
            Itâk: Köle veya câriye azat etmek     İktidâ kılmak: Uymak, önder edinmek.

            Işk: Aşk, en yüksek sevgi.            İlham: Allah tarafından insanın gön
            Ivaz: Bedel, karşılık.                İlm-i ledün: Gizli ilim,
            Izdırâri: Mecbûri, çaresizlik,        tasavvuf, manevî ilim.
            isteğe bağlı bulunma.                 İltmek: İletmek.
                                                  İm, em: İlaç, çare, deva.
            İ                                     İmân: İnanmak, tasdik etmek.

            İbzâl: Esirgemeyip bol bol            İmâret: Umrân, bayındırlık,
            harcama ve kullanma.                  yoksullar için kurulan hayır evi.
            İcâre: Her hangi bir şeyi kiraya verme.  İmdi: Şimdi.
            İcrâ: Yapma, akıtma.                  İmlâ: Yazdırma, yazdırılma.

            İçre: İçinde, iç taraf.               İmtihan: Deneme, sınama, tecrübe, sınav.
            İdrak: Anlamma, akıl erdirme.         İmtiyaz: Farklı işlem yapma, kayırma.
            İğtirap: Göz önünden kaybolma.        İnâyet: İyilik, lutuf, ihsan.

            İhlâ, ihlâl: Bozma, sakatlama.        İnkişaf: Meydana çıkma, Manevî
                                                  bir sırrın görünmesi.
            İhlâs: Samimiyet, riyasız yapma.
                                                  İntîzar: Beklemek, gözleme.
            İhsân: İyilik etme, bağış, güzel davranma.
                                                  İnziva: Tenha bir yere çekilme.
            İhtiram: Saygı, hürmet, saygı değer.
                                                  İr: Erken.
            İhyâ: Diriltmek.
                                                  İrâdet: Dileme, gönül isteği.

            114
   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119