Page 99 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 3
P. 99
[1050] 90 / HAM KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹
sanatını öğrenmişti. Zaten zamanın he- rumdan haberdar olan Somuncu Baba i-
men bütün tekke ve ilim kurumlarında se “Ne yaptın Emir, beni cümle âleme if-
manevi eğitimin yanı sıra, nafakasını te- şa ettin” cümlesiyle Emir Buharî’ye si-
min etmesi, kimseye muhtaç ve yük ol- temde bulundu. Bursa Ulu Camii’nin açı-
maması için kişinin yatkınlığına göre bir lışında başta Padişah Yıldırım Bâyezid
de sanat öğretilirdi. Ahmed Yesevî’nin olmak üzere tüm devlet erkânı hazır bu-
kaşıkçılığı, Ahi Evran Velî’nin dericiliği lunmuşlardı. Zamanın büyük âlimi Mol-
dönemin tekke sistemine örneklik et- la Fenarî, diğer ulema ve bilginler de ora-
mekteydi. daydı. Somuncu Baba, o günkü vaazında
Hâmid-i Velî Bursa’ya gelip yerleştiği za- “Kur’an-ı Kerim’i açan” manasına gelen
man burada resmî bir görev almadı, hatta Fatiha Suresi’ne yedi türlü mana vererek
talep etmedi. Müderrisliği de bir an olsun camideki cemaati hayretler içinde bırak-
aklının ucundan geçirmediğini hâl ve ta- tı. Dönemin Bursa kadısı Molla Fenarî,
vırlarıyla göstermekteydi. Melamîmeşrep camide ayağa kalkarak Somuncu
olması sebebiyle diğer ulu insanlar gibi Baba’nın ilmini öven bir konuşma yaptı.
gösterişten uzak, sade, mütevazı bir hayat Namazdan sonra camiden çıkan cemaat,
sürdürmeyi prensip edindi, kendisini Ulu Camii’nin üç tarafında bulunan kapı-
kimseye ifşa etmeden küçük bir fırın inşa lara yığılarak Somuncu Baba’yı görmek
edip somun yapmakla uğraştı. İşte bu istediler. Menakıbname kitaplarının ver-
devrede ak sakalı, nurani yüzü ve yüksek diği bilgilere göre Somuncu Baba, cami-
faziletleri ile tanındı ve “Somuncu Baba” nin üç kapısında da aynı zamanda gözü-
unvanıyla anılmaya başlandı. kerek cemaatin tebriklerini kabul etti.
O tarihlerde Osmanlı ülkesinin siyasi Yine orada bulunanlar Molla Fenarî’ye
durumu ise Yıldırım Bâyezid Niğbolu bu yedi türlü tefsirin içeriğini sordukla-
Savaşı’nı kazanmış (1396), peşinden de rında, Molla Fenarî, “Birinci mana veriş
ülkeye genel bir huzur havası hakim ol- bizim bildiğimizdir. İkinci mana ise yarı-
muştu. Yıldırım bu başarılarından dolayı sını bildiğimiz, yarısını bilemediğimizdir.
Bursa’nın merkezine Ulu Cami’yi yaptır- Diğer beş mana ise bizim ilmimizin kâfi
mış (1400) ve bu caminin bir cuma günü gelmediği, gücümüzün yetmediği ve aklı-
açılmasını, buradaki imamet ve vaazın da mızın ermediği manalar içeriyor” diyerek
dönemin tanınmış sufilerinden Emir hayranlığının yanı sıra hayretini de gizle-
Buharî tarafından verilmesini istedi. Kay- yemedi. Molla Fenarî o sıralar kendisi de
naklar, Hâmid-i Velî’nin sıradan bir fırın- Kur’an’ı tefsir etme hazırlığı içinde oldu-
cı olmayıp ilim tahsil etmiş bir şahsiyet ğundan Hâmid-i Velî’nin tefsir usulünü
olduğunu ortaya çıkartan olayın, bu açılış öğrenmek ve müşküllerini halletmek is-
dolayısıyla gerçekleştiğini anlatmaktadır: teği duymaktaydı. Bunun üzerine So-
Buna göre kendisine açılış vaazı görevi muncu Baba’nın huzuruna gelerek onun
verilen Emir Buharî, Yıldırım Bâyezid’e müridi oldu ve ona bağlandı. Bütün bun-
“Sultanım, Bursa’da Somuncu Baba lardan sonra Somuncu Baba büyük üne
(Hâmid-i Velî) var iken bizim orada ima- kavuştu. Bu sebeple kendisini ziyaret e-
met ve hitabete ne haddimiz olabilir” denler oldukça çoğaldı. Bunların da öte-
dedi. Yıldırım Bâyezid, “Emir, biz şimdi- sinde devlet adamlarının Somuncu
ye kadar Bursa’da böyle bir ismi hiç Baba’nın yanına gidip gelmesi sıklaşınca,
duymadık” deyince, Emir Buharî “Padi- Somuncu Baba tabiatı itibariyle bu du-
şahım, gerçek Allah dostları padişah sa- rumdan sıkıldı, rahat ve huzuru iyice
raylarında işrette değil, gönül sarayların- kaçtı.
da çile çekerek Allah yolunun yolcusu- Kaynaklar Somuncu Baba’nın Bursa’dan
durlar” şeklinde bir açıklama yaptı. Bu- ayrılış sebebi olarak bu gelişmeleri göste-
nun üzerine Yıldırım Bâyezid, “Peki Emir rir. Ayrılırken yanında, Bursa Çelebi
Hazretleri, imameti ve vaazı Somuncu Mehmed Medresesi’nde müderris olan
Baba yapsın” diye ferman buyurdu. Du- Hacı Bayram Velî de vardır. Bu ve benze-