Page 210 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 210

KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹                          KIŞ / 201 [1643]


           rağbet görmüştür. Günümüzde ise halk,
           un alırken buğdayın türünden daha çok,
           paketin  üzerindeki  birinci  sınıf,  ikinci
           sınıf  un  türünden  açıklamalara  önem
           vermeye başlamıştır.
           Bulgur  yapımı:  Bulgur  yapımına  birçok
           yörede “hedik kaynatma” da denir. Bul-
           gurluk olarak bir kenara ayrılan buğday,
           taşlardan ve içine karışmış otlardan ayık-
           lanır.  Daha  sonra  suyla  yıkanır.  Suyla
           yıkanırken  kalburdan  faydalanılır  ve
           büyük kazanlara doldurularak kaynatılır.
           Hedik hâline gelen buğday kazanlardan
           alınarak damlara veya temiz olan beton-
           ların üzerine altlarına mitil, kilim, savan
           gibi  bezler  yayılarak  serilir,  kurumaya
           bırakılır.  Kimi  yerlerde  buna  “dem”  de   El değirmeninde bulgur öğütürken halay çeken kadınlar-Akkışla (H. Yüksel)
           denir. Kaynatılan buğday iyice kuruduk-
           tan sonra sıra buğdayın kırılması işlemi-  için bir gün belirlenir. Bir gün önceden
           ne  gelir.  Bunun  için  hemen  hemen  her   de  konu  komşuya  yardım  etmeleri  için
           mahallede bulunan soku taşlarından fay-  haber  verilir.  Komşular  gelmeden  bir
           dalanılır. Bütün bu işler için konu kom-  gün önce hazırlıklar başlar; konu komşu-
           şudan  yardım  alınır.  Karşılıklı  iki  kişi
           büyük tokmaklarla buğdayı döver. Böyle-  dan tahta, oklava, bıçak gibi malzemeler
           ce  buğdayın  kırılması  ve  kabuklarının   ayarlanır. Ertesi gün çok erken bir saatte
           ayrılması  sağlanır.  Dövülen  bu  buğdaya   büyük bir bakır leğen içerisine ambardan
           “yarma”  (aşlık)  adı  verilir  ve  bir  kısmı   un  indirilir.  İçerisine  yumurtası,  tuzu,
           kışın  çorba  ve  çeşitli  yemeklerin  yapı-  suyu  katılır  ve  katı  bir  şekilde  yoğrulur.
           mında kullanılmak üzere bir kenara ayrı-  Hamurun iyice özleşmesi ve sert olması
           lır  ve  kışa  saklanır.  Geri  kalan  kırılmış   için  8-10  defa  üzerine  bez  örtülerek
           buğday,  köy  ya  da  mahalle  değirmenle-  ayakla çiğnenir. Çiğnenen hamur uğra ile
           rinde veya el değirmenlerinde çekilerek   bezelenerek leğen içerisine yerleştirilir ve
           kırılır.  Kırılan  bu  buğday  artık  bulgur   üzeri bir bezle örtülür. Konu komşu gel-
           adını alır. Değirmende öğütülen bulgur-
           lar rüzgâr yardımıyla savrularak kabukla-
           rı ayrılır. Küçük gözenekli kalburlar yar-
           dımıyla elenir ve iri bulgur, köftelik bul-
           gur ile “pıt pıtı” veya “düğcük, düğürcük”
           adı  verilen  bulgur  olarak  ayrılır.  Her  iş
           bittikten  sonra  yarma,  bulgur,  pıt  pıtı,
           düğcük  iyice  kurumaya  bırakılır.  Kuru-
           duktan  sonra  un  gibi  ambardaki  diğer
           bölmelere  yerleştirilir.  Ambar  yoksa
           varil, çuval gibi uygun eşyalara dolduru-
           larak havadar, nemsiz bir bölüme yerleş-
           tirilir.  Kimi  yerlerde  bozulmaması  için
           içine tuz veya ceviz yaprağı konulur.

           Aş Makarna Kesme
           Bütün bir kış yetecek kadar aş makarna,
           erişte, un çorbası kesilir ve kuskus dökü-
           lür. Yaz aylarında ve daha çok eylül ve   Bütün bir kış yetecek kadar aş makarna, erişte, un çorbası kesilir ve kuskus
           ekim ayı içerisinde aş makarna kesmek   dökülür. (H. Yüksel)
   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214   215