Page 212 - Kayseri Ansiklopedisi Cilt 4
P. 212

KAYSER‹ ANS‹KLOPED‹S‹                          KIŞ / 203 [1645]


           yumuşar hem de hafif bir şekilde suyunu
           bırakır.  Bir-iki  gün  sonra  domatesler
           leğenlerin içerisinde kevgir yardımıyla el
           kuvvetiyle iyice ovuşturularak hem suyu
           çıkarılır hem de kabuk ve çekirdeği ayrı-
           lırdı. Ayrılan bu kabuk ve çekirdek kısmı-
           na “fiş” veya “fişgemi” adı verilirdi. Bunca
           zahmet artık günümüzde kalkmış, doma-
           tes çekme makineleri çıkmıştır. Pazardan
           alınıp yıkanmış olan domatesler, doma-
           tes çekme makinelerinde çekilerek tortu-
           su çıkarılıp kaynatılır. Suyunu iyice çek-
           tikten  sonra  salçanın  kıvamını  anlamak
           için kazan içerisinde kürek itildiği zaman
           iz  bırakıp  bırakmadığına  bakılır.  İsteni-
           len koyu kıvama geldikten sonra ateşten   Dokuzpınarlar’da pekmez kaynatma (H. Yüksel)
           indirilir. Üzerine bolca tuz ve isteğe göre
           bir  miktar  sıvı  yağ  eklendikten  sonra   “balbaşı” adı verilen pekmez sızdırılarak
           soğumaya bırakılır. Soğuyan salça bidon-  elde edilen şıradan elde edilir ve normal
           lara  veya  küplere  doldurulur.  Küflenip   pekmezden ayrı kaynatılırdı. Çoğu yerde
           bozulmaması  için  ağızlarına  bir  miktar   topraksız  olarak  kanatılan  pekmez  ekşi
           tuz  ve  yağ  ilave  edilerek  kapakları  hava   olur. Buna “ekşili” adı verilir ve bu pek-
           almayacak şekilde sıkıca kapatılarak bir   mezden daha çok yemeklerin yanına şer-
           kış boyunca tüketilmek üzere evin serin   bet yapılır. Kimi yörelerde bir gün kayna-
           bir yerinde saklanır.               tılarak pekmez elde edilirken kimi yerler-
                                               de ise tortu iyice çöktürülerek ikinci bir
           Üzümden Yapılan Kışlıklar           kaynatma  yapılır.  Her  yörenin  kendine
           Koruk  ekşisi:  Eskiden  kesme  çorbanın   has bir bölgesinde bulunan “pekmezlik”
           olmazsa  olmazı,  kuru  naneden  sonra   denilen yerden alınan beyaz pekmez top-
           koruk ekşisiydi. Bamya çorbası ve börek   rağı katılır. “Kestirme “denilen bu işlem
           aşının da vazgeçilmeziydi. Koruklar sula-  pekmezi  mayalandırmak  için  yapılır  ve
           nınca  alaca  düşmesine  yakın  toplanır,   belli  bir  ölçüde  kaynayan  şıranın  içine
           pekmez  yapımında  olduğu  gibi  ezilerek   katılır. Kimi yörelerde bu toprak kayna-
           tülbentten süzülür, elde edilen sıvı tepsi-  tılmadan  önce  de  katılır.  Toprak  katıl-
           lere dökülerek güneşte veya derin tence-  mazsa pekmez ekşimtırak bir hâl alır ve
           rede  kaynatılarak  koyu  kıvama  gelmesi   tadı olmaz. Çoğu yerde pekmez kaynatı-
           sağlanır,  daha  sonra  kavanozlara  konu-  lırken içerisine daha önceden temizlenip
           lup  saklanırdı.  Kullanırken  bir  kaşık   dilimlenerek hazırlanan kabak, patlıcan,
           koruk ekşisine biraz su ilave edilirdi.   kayısı ya da ayva katılır. Bu, pekmeze ayrı
           Sirke  yapımı:  Evlerde  bulunan  mayalı   bir özellik katar ve sevilerek yenilir.
           sirke küpüne ele geçen üzüm, elma veya
           elma kabuğu atılır ve bir tutam (fiske) tuz
           atılarak  beklenir.  En  az  altı  ay  sonra
           mayalanan üzüm suyu sirke olarak kulla-
           nılırdı.
           Pekmez:  Kayseri’de üzümün yetiştirildi-
           ği her yerde mutlaka pekmez de kaynatıl-
           maktadır. Fakat kaynatma usulü yöresine
           göre  çok  az  da  olsa  farklılıklar  göster-
           mektedir. Bu farklılıklar kimi yerde şıra
           elde  edilirken,  kimi  yerde  kaynatılırken
           ortaya çıkmaktadır. Örneğin üzümün bir
           zamanlar  çok  yetiştirildiği  Bünyan*’da   Üzümün saklanması-hevenk (H. Yüksel)
   207   208   209   210   211   212   213   214   215   216   217