Page 121 - Kayseri İmari Ve Mekansal Gelişimi
P. 121

Kayseri’nin İmarı ve Mekânsal Gelişimi  121


















            Avusturya’yı  İtalya’ya  bağlayan  Brenner  Ge- Kayseri’nin doğu girişindeki kağnı izleri
            çidinde koruma altına alınıp sergilenen roma
            yolu kağnı izi


            Kara Saz’ın güneyinden Seygalan Geçidi’ni aşarak şehre girmiş ve Taşlıburun’da
            karargâh kurmuştur.
                1649 yılında şehre gelen Evliya Çelebi Maraş üzerinden, 1705 yılında gelen
            Paul Lucas Ürgüp üzerinden, 1813 yılında gelen John Macdonald Kınneeır Yoz-
            gat – Boğazlıyan üzerinden, 1834 yılında gelen Charles Texier yine Yozgat’tan,
            Çokgöz Köprüsü üzerinden, 1835 yılında gelen Wıllıam John Hamilton İncesu
            üzerinden, 1838 yılında gelen Helmuth Vonmoltke yine Malatya üzerinden şehre
            giriş yapmıştır. 1859 yılında A.D. Mordtmann Kızılırmak kıyısı boyunca dola-
            şarak Çokgöz Köprüsü ve Erkilet üzerinden şehre giriş yaparken, 1858 yılında
            gelen Dr. H. Barth’s Erkilet üzerinden, 1881 yılında gelen Henry Fanshawe Tozer
            Boğazlıyan ve Erkilet üzerinden, 1899 yılında şehre gelen Roman Obelhmmer ve
            Heınrich Zımmerer’in ise yine Ürgüp üzerinden şehre giriş yaptığını görüyoruz.
            Bütün bu seyyahların şehre giriş yönlerinden Kayseri’nin tarih boyunca birçok
            ulaşım yolunun kesişim noktasında olması ile birlikte doğu, kuzey, batı ve güney
            yönlerinden şehre yaklaşımlara sahip bulunduğunu, en işlek karayolu bağlantısı
            ile yoğun seyahatlerinse bu günde olduğu gibi batı yönünden ve bu bağlantıyı
            sağlayan Çokgöz Köprüsü üzerinden olduğu anlaşılmaktadır.
                Kayseri’de en uzun süreli (1920–1946) milletvekilliği yapmış olan Ahmet
            Hilmi Kalaç hatıralarında, 1904 yılında Kayseri Sultanisi’ni bitirdikten sonra ar-
            kadaşı ile okumak için İstanbul’a gidişini, Kayseri – Ankara arasını atlı bir araba
            ve oradan İstanbul’a kadar trenle nasıl kat ettiklerini anlatır. Bu bölümler hem
            zamanın ulaşım imkânlarını, hem de 20. yüzyıl başındaki ülke görünümünü an-
            latması açısından bilgilendiricidir.
                “Bir  pazartesi  Kayseri’den  hareket  ettik.  İlk  günü  Kızılırmak’ın  Tekgöz
            Köprüsü’nden geçerken arabayı durdurduk. Köprünün her tarafını hayretle tema-
            şa ettik. Köprü kemerinin büyüklüğü ve yüksekliği hayretimizi çekti. İlk konak
   116   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126