Page 122 - Kayseri İmari Ve Mekansal Gelişimi
P. 122

122  Dördüncü Bölüm

                                                   yerimiz  Kayseri’ye  45  km  me-
                                                   safede  olan  Himmetde’de  oldu.
                                                   Han odalarının perişan hali o va-
                                                   kit bize tabii geliyordu. Birbirini
                                                   takiben  gelen  yolcular,  hanlara
                                                   taksim  oluyor,  bir  geceyi  geçir-
                                                   mek için yerlerine yerleşiyorlar-
                                                   dı. Her gün 50 – 60 kilometre ara-
                                                   sında yol alıyorduk. Yedinci gün
                                                   Ankara’ya  varmak  heyecanı  ile
                                                   sabırsızlık gösteriyor, bir an evvel
                                                   Elmadağ’ını  aşmak  istiyorduk.
                                                   O  vakit  Kayseri’nin  de  vilayet
                                                   merkezi olan Ankara’yı görecek,
                                                   çok merak ettiğimiz demiryoluna
                                                   kavuşacaktık… Gölbaşı’nda kısa
                                                   bir  moladan  sonra  Dikmen  sırt-
                                                   larını  geçtik.  Ankara’nın  kalesi
                                                   arkadaşımın  içinde  okuyacağı
                                                   idadi  binası  göründü.  İstasyonu
                                                    geçmekte gecikmedik. Arkadaş-
          Kanuni’nin seferini canlandıran Matrahçı Nasuh’a   larımız müsaade etse ve doğru-
          ait Kayseri minyatürü                     ca  yol  olsa,  ineceğimiz  otelden
                                                    evvel  istasyona  gitmek  ve  treni
          görmek istiyorduk. İlk lokomotif düdük sesini istasyon hizasından ve şimdiki Dil
          Tarih Fakültesi önünden geçen bozuk şoseyi takip ederken işittik. Bize yabancı
          olan sadanın istasyondan geldiğini arkadaşlarımız izah etti.
                 Bir taş binanın önünde duran arabamız, içerden gelen hancının “yer ol-
          duğu”  hakkındaki  haberi  üzerine  büyük  kemerli  kapıdan  avluya  girdi.  Burası
          Taşhan’dı. Diğer hanlardan farkı binanın taştan olması ve odaların bir kısmında
          birer basit karyola bulunması idi. İlk işimiz eşyalarımızı hancıya vererek istasyo-
          na koşmak oldu. O tarihte Taşhan’la istasyon arasında hiçbir bina yoktu… İstas-
          yonda ufak bir kalabalık vardı. İstanbul treninin geleceğini öğrendik. Kalabalığa
          karıştık.  Tren  geldi,  kompartımanın  yanından  açılan  kapılardan  yolcular  indi.
          Hayretle katarın önüne ve arkasına koşarak vagonları lokomotifi tetkik ediyor-
          duk. İki gün sonra benimde bu trende olacağımı düşünen arkadaşım Ali, adeta
          bana gıpta eder gibi idi… Ankara’da işim bitmiş, iki hemşeri arkadaşla İstanbul’a
          hareket edecek duruma gelmiştim.
                 İlk tren yolculuğunun vermiş olduğu heyecanla saatlerce vagonun pen-
          ceresinden  etrafı  seyrederek  ve  geçtiğimiz  istasyonları  defterime  kaydetme-
   117   118   119   120   121   122   123   124   125   126   127