Page 33 - kayseri_mutfagi
P. 33
Geçmi ş t en Ge l eceğ e
KA Y SERİ MUTF A ĞI
Hitit Mutfağı
“İşte bu yağ nasıl eriyip gittiyse kötülük de aynı şekilde erisin, yok olup gitsin”
Hitit Duası
Ekmek
Çivi yazılı tabletlerde 180 civarında ekmek, börek, çörek ve unlu mamul türlerine rastlan-
maktadır. Hititlerin ekmeklere küçük, kalın, ince ekmek (yufka/ pide), tatlı, ballı, yağlı,
acı, ekşi ekmek gibi ayrı ayrı isim verdikleri bilinmektedir.
Hititler hamurun içine ya da üzerine başka yiyecek malzemelerini ekleyerek çeşitli
ekmekler üretmişlerdir. Bezelyeli ekmek, susamlı ekmek, narlı ekmek gibi.
Hititler ekmek çeşitliliğinin yanı sıra bu ekmelerin arasına soğan, pişmiş et, ciğer vb.
ekleyerek bir tür börek ve sandviçler de üretmişlerdir.
Hayvancılık ve Et Yemekleri
Hayvancılık Hitit ekonomisinde oldukça önemli yer tutmaktadır. Hititler’in hayvansal
gıdaları çokça tükettiği hayvancılığın gelişmiş olmasında ve çivi yazılı tabletlerdeki etli
yiyecek anlatımlarından anlaşılmaktadır. Hititler koyun, sığır, domuz, keçi ve tavşan gibi
hayvanların etlerinden ve sütlerinden faydalanmışlardır.
Hititlerde etler, kimi zaman ekmeğin içine kimi zamansa üstüne konarak yenmekteydi.
Et haşlamasından, et suyunun yanı sıra, metinlerde ‘sulu et yemeği’ denilen bir yemek
de elde edilmekteydi. Et suyunu elde etmek için iliği bol olan kaval kemiklerinin kayna-
tıldığı da metinlerde geçmektedir.
Hitit metinlerde sık sık geçen bir yemekte, šaramna denilen ekmekler bir şişe dizilmekte
ve aralarına pişmiş hayvan yağı konmaktadır. Ekmekler yağı emdikten sonra, yağ parça-
ları çıkarılır, etler kimi zaman ekmeğin içine, kimi zamansa üstüne konarak tüketilirdi.
Zincirli’de bulunan Geç Hitit Dönemi’ne ait bir rölyefteki kaya üzerine oyulmuş bir
yemek sahnesi tasvirinde masada üst üste konmuş beş tane pide veya ekmek benzeri
bir hamur ürünü ve onların üstüne konmuş iki adet köfte veya et parçası görülmektedir.
Bu rölyeftekine benzer bir üst üste konulmuş pide veya ekmek görüntüsü Kültepe kazı-
larından çıkarılan bir mühür üzerinde de yer almaktadır. Bu tasvirler günümüz Kayseri
mutfağındaki yağlamaya benzemektedir.
Tabletlerde etlerin lezzetini artırmak için üzerlerine zeytinyağı ve balla hazırlanan özel
bir sos sürüldüğünden ve etlerin üzümden elde edilen sosta bekletilip yumuşatıldığı
anlatılmaktadır.
O dönemlerde büyük ve küçükbaş hayvanların en makbul yerlerinin kalp, ciğer, kaburga,
kasık, kelle, kulak ve ayak (paça) olduğu, güveç ya da fırında yapılan etin nar taneleriyle
lezzetlendirildiğine dair bilgiler yine çivi yazılı tabletlerden anlaşılmıştır.
33