Page 130 - Kültepe Kaniş
P. 130
Prof. Dr. Cahit Günbattı | Kültepe - Kaniş
almaktadır. Bu bize Hammurabi Kanunu’ndaki “göze göz, dişe diş” yâni kısas (talion)
prensibini hatırlatmaktadır. Esasen yaralama ve cinayet gibi suçlarda, mağdura veya
ailesine diyet ödenmesi yanında, suçlu veya ailesinden intikam alma anlayışı Eski Önas-
ya’da yaygın olan bir durumdur. Hitit kralı Telepinu’nun Fermanı’nın 49. Maddesinde
cinayete kurban giden birisinin mirasçısı, “o ölmelidir” derse kâtil öldürülecektir. Fakat
“o diyet ödesin” derse, diyet ödeyip kurtulacaktır.
Hiçbir yerde Anadolu’da ölüm cezasının nasıl uygulandığı hakkında bilgi yoktur.
Eski Anadolu’da suçluların veya suç işlemekle itham edilen kimselerin hapiste tutulması
anlayışının bulunduğunu biliyoruz. Bir mektupta (Kt. 87/k 249) Baziya adlı Asurlu bir
71
tüccar bulunduğu yerin kralı ile aralarındaki ticarî bir meseleden dolayı suçlanarak
hapse atılmıştır. Baziya 10 aydan beri hapishanede yatmakta ve ölmek üzere olduğunu
belirterek muhatabından, kārum’un kendisini kurtarması için krala bir elçi gönderme-
sini istemektedir.
Metinlerde ana kišeršim nadā’um / erābum “hapishaneye atmak / girmek” veya ina
kišeršim wašābum “hapishanede kalmak” tâbirleri geçmektedir. “hapishane” karşılığında
geçen kišeršum’un Eski Anadolu dillerinden alınmış bir kelime olduğu iddia edilmiştir. 72
Asurlular’la ilgili davalarda “yaşlılar (meclisi) karar verdi”; “şehir (meclisi) karar verdi”;
“Kaniş / Puruşhattum….. kārum’u küçük ve büyük (şahitler olarak) karar verdi” ifadeleri yer
almaktadır. Anlaşıldığı üzere davaların görüldüğü çeşitli adlî kurumlar bulunuyordu.
Asurlu kimseler arasındaki anlaşmazlıkların yer aldığı mahkeme tutanaklarında
şahit isimlerinden önce, “Bu konu hakkında Kaniş / Hahhum ….. kārum’u bizim için karar
verdi ve biz tanrı Aşşur’un hançeri önünde şahitliğimizi yaptık” ifadesi yer almaktadır. Bu
uygulama “tanrı kapısı” (bāb ilim) denilen kutsal yerde yapılıyordu. Bir kısım tabletler
burada yazılıyor ve zarflanıyordu.
Tabletlerin bir nüshası deri bir torba içerisinde burada saklanıyordu. İleride ortaya
çıkarılacak bir belgeye karşı, “Tanrı kapısı”ndaki nüsha geçerli sayılıyordu. Bir metinde
“Tanrı kapısının tabletinden başka bir (tablet) ortaya çıkarsa (o) sahtedir.” denilmektedir.
73
Tanrı Aşşur’un hançer (patrum) veya şugariā’um ambleminin bulunduğu bāb ilimler
herhalde bir mahkeme yeri olmaktan başka, bir çeşit noterlik hizmeti gören yerlerdi.
74
Ennum-Aşşur adlı tüccarın bir meslektaşı ve eşi Nuhşātum’a gönderdiği aşağıdaki
mektup bu konuyu aydınlatması bakımından önemli bir kayıttır.
71 Bkz. K.K. Riemschineider 1977, s. 114. v. d.
72 E. Bilgiç 1953, s. 53.
73 TC 2, 71: ….. e-lá ṭup-pì-im ša ba-áb DİNGİR ša i-li-a-ni sà-ar
34
32
33
74 Bu konuda bkz. C. Günbattı 1994, s. 199.
130