Page 103 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 103
geldi. Ona kavuşur muyum diye yaşıyorum. Bu niyet
insanları ile birlikte kokmuş ve bitli suları içiyor,
yılanların çıyanların içinde yaşıyoruz. Ama bir gün
Murat’ıma kavuşacağım, onun çil çil yüzünü, kestane
saçlarını koklayıp, sonra da öleceğim. Kızım senin
yaşın daha küçük. Ciğer acısı nedir bilemezsin! “
Nazmiye Nine’nin anlattıkları arabadaki kadınların
yüreğine işledi. İçlerinden orta yaşlı olanı dayanamadı.
“ Nine! Bizde anayız. Yürek acısı nedir biz de biliriz
Fakat biz senin kadar acı çekmedik. Şimdi evimizden,
mallarımızdan ayrıldığımıza yanıyoruz. Evlerimizde
ayrı odalarımız, hizmetçi kızlarımız, pazar günleri
gidecek kiliselerimiz vardı. Bizim de bunlar elimizden
gitti. Onun acısını çekiyoruz! Ama senin ki bambaşka
bir felaket. Allah sana dayanma gücü versin, Tanrı
yardımcın olsun. “
Nazmiye Nine kadına bakarken, sanki onu
görmüyordu. Acılar yumağı kadın evlatlarının acısını
ondan çıkartmak ister gibi konuşuyordu. Sözler
dudaklarından belki de farkında olmadan döküldü.
“ Evlatlarımı ve kocamı bana verseler de kokmuş
suları değil çamurları yalasam, ateşler içinde yansam.
Yılan yuvasında yatsam. Dünyada ne eziyet var ise
katlansam. Siz hiç ciğer acısı duymadınız. Bir yerden
bir yere gittiğinize, evlerinizi ve rahatınızı bıraktığınıza
üzülüyorsunuz! Benim ciğerparelerim gitti, yerinde
dayanılmaz acılar kaldı. Nasıl bir kadınım ki hala
yaşıyorum. Ama bir gün Murat’ıma kavuşurum diye
yaşıyorum. Sizler böyle acıları hiç tatmadınız,
bilmediniz ki! “ diyordu.
Ermeni kadının ne oğlu kaybolmuş, ne de kocası
şehit düşmüştü. Onlar ancak kayıp olan rahatlarını,
eşyalarını düşünüyordu. Kadın ve yanındakiler nihayet
bunu anladı. Hiç konuşmamayı daha doğru buldular.
95