Page 107 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 107
yönelenler kendisini göremez ve fırsatını bulursa
kafileyi kolayca avlardı. Zaten yapacağı iş, beş
askerden kurtulmaktı. Askerler etkisizleşirse, altınlar ve
paralar kendisinin olurdu. Kayalık çalılar ve otlarla
kaplıydı. Şayet askerleri etkisiz hale getiremeyeceğini
anlarsa ortaya çıkmazdı. Fakat kafileyi yakından
görmek ve izlemenin tarifsiz faydası vardı. Bunları
iyiden iyiye hesap eden Gavur Hacı, Eğri Kaya’nın
kuzey tarafından indi ve Koyun Baba’nın yolunu tuttu.
Kayalıklara ulaşıp, pususunu attığı zaman kafile daha
Ak Ev hizasına yeni gelmişti. Hacı sabırla bekliyor ve
kararlı duruyordu.
Talih Hacı’dan yanaydı. Kafile Koyun Baba’ya
araba gıcırtıları arasında indi. Koca Yılanlının heybetli
gövdesi dikiliyor, dağın göğsündeki taşlıktan şakıyan
kekliklerin sesi Koyun Baba üzerinde ve Harami
Deresi’nde çınlıyordu. Çağlayan taşlıkların etrafında,
dikenli karamuk çalıları, yelkovan otları, yepelekler ve
sütleğen otları görünüyor, arada bir alacalı kartalların
çığlığı duyuluyordu. Kalabalık kuyuya büyük bir
heyecan ile yanaştı. Atından inen, arabadan atlayan,
merkebi bırakan kuyuya koşuyordu. Askerlerde büyük
bir ihtiyatsızlık içinde tüfeklerini kayalığa çok yakın bir
yerde çattılar ve onlar da su içmek için kuyu başına
koştular. İşte bu an Hacı’nın beklediği andı. Askerler
tüfeklerini bırakmıştı. Saklandığı yerden fırlayıp çıktı ve
tüm gücü ile bağırdı.
“ Hey ahali davranmayın yakarım! Benim insafım
yoktur! Hey bana bakın! Sözümü dinlemeyeni vururum!
Hey sen, askerler, şöyle geçin bakayım! Bana Hacı
derler. Çok adam vurdum! Hey sen papaz, söyle
şunlara, hiç şakam yoktur ha! “ diyor ve mavzerini
kümeli insanlar üzerinde gezdiriyordu. Eşkıyanın
99