Page 110 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 110
vurmaya çalışıyordu. Aklından düşünceler yıldırım gibi
geçti. Silah Ak Ev tarafındaki yoldan atılmıştı. Orası
hayli yüksekti ve atan görünmüyordu. Kalabalık her an
üzerine gelebilirdi. Belki de başka askerler vardı. Oysa
kendisinin dere boyunca koşacak yerden gayri bir yönü
yoktu. Yeniden kayalıklara girdiği an, işi biter, askerler
silahlarına kavuşurdu. Anlaşılan burada uğraşırken,
birisi kendini gözlemişti. Vurmak için ateş etmese
mermi bu kadar yakınına düşmezdi. Can mı tatlı yoksa
mal mı? Daha fazla durmayı doğru bulmadı. Her an
yeni bir kurşun gelebilirdi. Hızla döndü ve Harami
Deresi doğrultusunda çılgınca koşmaya başladı.
Koşarken arkasına bile bakmıyordu. Canını dişine
takıp koşan Hacı derenin büklümlerinde kaybolacaktı.
Askerler vakit kaybetmedi ve silahlarına kavuştular.
Derenin büklümleri arasında tavşan gibi kaçan Hacı’nın
ardından bir kaç mermi savurdular. Kurşunlar Hacı’ya
isabet etmedi. Hacı soluksuz koşuyordu. Harami
Deresi’nin sonundaki boğaza kadar deliler gibi koştu.
Can tatlı ve ölümden çok korkuyordu. Harami
Deresi’nin boğazına kavuştu. Boğazın son noktasıydı
ve yol burada bükülüyor, aşağıya saza meyil veriyordu.
Aşağıya meyil veren yol, sazlığa, bataklığa iniyordu.
Yolu terk etmeli ve güneye yönelmeliydi. Yeri yurdu
dağlardı. Buradan kendini dağa vurdu. Dik yamaçları
tırmanarak Büyük Yılanlı Dağı’nın tepesinde ki yığma
tepeye, gece ulaştı. Göğsü körük gibi inip kalkıyor, ter
dereler gibi akıyordu. Geceden korkuyordu, ağaçtan,
taştan, gölgeden korkuyordu. Gece olmuştu ama daha
sığınağına çok vardı. Buralar da duramazdı. Büyük
Yılanlı Dağı’ndan bin bir güçlükle indi. Biraderoğlu
Deresi’nden, Küçük Kavaklı’ya geçti. Hayatında bu
kadar zorda ve korku içinde kaldığını hatırlamıyordu.
Hemen her şeyden korka korka Damlama Kaya’nın
102