Page 114 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 114

Elindeki mavzer beni vururdu.  İyi atıcı olduğunu
                                  biliyorum. Bu yüzden açığa çıkamadım. Ama soygunu
                                  da yapamadan kaçtı çok şükür. “
                                        Onbaşı Musa,  tüfeğini sıkı sıkı tutuyor,  kurtarıcıyı
                                  daha yakından tanımak istiyordu. Söylenenleri can
                                  kulağı ile  dinledi. Bu iri yapılı adam, nereden de
                                  çıkmıştı. Asker kıyafeti yoktu ama usta bir asker gibi
                                  hareket ediyordu. Yüzü tıpkı askerlerin yaptığı gibi
                                  karartılmıştı. Adamı incelerken, konuşmadan edemedi.
                                       “  Soyguncuya  Gavur  Hacı derler. Çok katilliği var.
                                  Buralarda kimse karşı çıkamıyor. Biz jandarmalar sırf
                                  onu yakalamaya çok geldik. Her seferinde elimize bir
                                  şey geçmeden kışlamıza döndük. Kumandanımız
                                  binbaşı bu adamı bir bulsa, hemen  vuracak. Ben
                                  buraları iyi tanırım. Yiğidim, sen nereden geldin, silah
                                  sesini duyunca, çok şükür, eşkıya kaçıp gitti? “
                                       Yunus  Çavuş onbaşıya  şöyle bir baktı. Bir iki
                                  yutkunduktan sonra konuştu.
                                       “  Uzak  illerden  geldim.  Karım, kızım burada. Bu
                                  niyet ahalisi korkudan ölüyor. İstediğinden haraç alıyor,
                                  istediğini öldürüyor. Buralarda dişine dokunan kimse
                                  kalmamış. Niyetin erkekleri hep asker. Bu adam her
                                  gün Boncuk Kuyu’dan soyacağı evleri gözlüyor. “
                                      Yunus  Çavuş, gece yarısından beri pusuda
                                  beklediğini söylemiyordu, pusu insanları arkadan
                                  vurmak demekti. Kalleşçe arkadan vuranlar bu
                                  memlekette mert ve yiğit insan sayılmazdı. Kurduğu
                                  pusuyu söylemedi.
                                      Onbaşı adamın sakladığı bir  şeylerin olduğunu
                                  anladı. Fakat adam korkusuz ve cesurdu. Savaş gören
                                  insanlar gibi hareket ediyordu. O halde bu adam da
                                  savaş görmüştü ve  askerler hep savaş görürdü.
                                  Buralar cephe olmadığına göre, her hal bu  adamda
                                  asker kaçaklarından biriydi. Onbaşı; adama asker


                                                           106
   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118   119