Page 113 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 113

de soygunu önleyebilirdi. Kurşunun hedefe isabet
                                  etmeyeceğini bile bile ateş etti. Hacı’nın ne kadar zalim
                                  ve ürkek olduğunu duymuş ve biliyordu. Silah sesi
                                  yankılar  yaparak kaybolurken tabancanın kurşunu,
                                  Hacı’nın sekiz on arşın kadar yakınına düştü. Kurşun
                                  düştüğü yerden toz çıkarttı. İşte her şey bir anda olup
                                  bitti. Hacı soygundan vazgeçtiği gibi tek  bir çöp
                                  alamadan tabana kuvvet kaçmaya başladı. Sonra
                                  askerler   tüfeklerine   koştular.    Hacı    derenin
                                  büklümlerinde kaybolurken ard arda patlayan silahların
                                  sesi dağları dereleri doldurdu. Fakat nafile,  Hacı’yı
                                  vuramadılar.
                                     Yunus  Çavuş ağır adımlarla kuyu başına inmeye
                                  başladı. O da susamış, su içecekti. İnişini aşağıdakiler
                                  merak ve sevinçle izliyordu. Askerler Yunus Çavuş’un
                                  halinden,   yürüyüşünden,  etkilendi. Onbaşı Musa ve
                                  askerleri, Yunus Çavuş’a adeta selam durdu. Papaz
                                  Leon eteklerini savurarak Yunus Çavuş’u karşılamaya
                                  koştu. Heyecanla konuşuyordu.
                                       “  Hoş geldiniz, hoş geldiniz yiğidim! Çok  şükür
                                  sayenizde beladan kurtulduk.  Seni Tanrı gönderdi!
                                  Adam seni görünce tavşan gibi nasıl da kaçtı. Çok
                                  şükür bir kötülük yapamadan kaçtı.  Sayenizde
                                  kurtulduk, kurtulduk! Sağ olun, var olun! “ diyordu.
                                       Çavuşun doğal bir hali vardı. Bir  müddet
                                  konuşmadı. Alnından damlayan terleri sildi. Kuyu
                                  başında kendine merakla bakıp sorgulayan insanları
                                  bir bir gözden geçirdi.  Hararetle elini tutmaya  çalışan
                                  rahibe konuştu.
                                        “ Adamın belalı ve korkak biri olduğunu biliyorum.
                                  Bağlarda ki yoksul  insanlara çok eziyet  veriyor.
                                  Jandarmalar yakalayamıyor. Sizi benden önce görmüş
                                  ki, gelip kayalığa saklanmış. Peşinize düşeceğini fark
                                  ettim. Hesabım doğru çıktı. Onu görünce ateş ettim.


                                                           105
   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118