Page 104 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 104
Acılar yumağı, ak saçlı kadından duydukları yüzünden,
kendilerini belki de suçlu hissettiler. Artık yere
bakıyorlardı. Demir tekerlekli tahta arabadan ses
gelmez oldu. Yalnız arabanın demir tekerleklerinin
çıkarttığı ses tozlu yolda duyuluyordu.
Arabalar derin bir sessizlik içinde Nazmiye Nine’nin
önünden birer birer geçti. Oysa Nazmiye Nine’nin
acılarına Ermeni kadınları ortak çıkmıştı. Şimdi
arabalar, yollara dizili o yoksul ve kimsesiz insanları
geride bırakmıştı. Nazmiye Nine terkedilmişliğin
yalnızlığında ve acılar içinde duruyordu. Oysa kadınlar
anlayışlı ve sevecen idiler. Onlar da anne idiler. Nineyi
anlıyor onun acılarına isyanına hak veriyorlardı.
Nazmiye Nine’nin daha söyleyecek çok şeyi vardı.
Fakat kadınlar düşünceler içinde artık konuşmuyor,
arabalar tozlu yolda yavaş yavaş ilerliyordu.
Uzaklaşsalar bile Nazmiye Nine’den gözlerini
ayıramıyorlardı. Bir insanın bu kadar acı çektiğini,
perişan halini hiç görmemişlerdi. Kadınlar da kendilerini
tutamıyor ve gözleri yaşarıyordu. Nazmiye Nine’nin
acılarını anlamış ve hak vermişlerdi. Demek kendi
dünyalarının dışında kalan insanlar acılarla, yoklukla,
felaketlerle boğuşuyordu. Şimdi arabaları yiyecekle
dolu ve evlatları, kocaları, yakınları yanlarında idi. Şu
yaşlı kadının kocası ve beş evladı gitmişti. O kadın ne
yapsa, ne dese azdı.
Nazmiye Nine’nin acıları tazelenmiş, yokluk içinde
kıvranıyordu. Sanki dünyaya acı çekmek için gelmişti.
Yavrularının ve kocasının şehitliği ile bu kadınlar
arasında bir bağ arıyordu. Şu kadınlar ve adamları
rahat yaşasın diye sevgilileri ölmüştü. Oysa kadınların,
Ninenin şehitlerinden haberleri bile yoktu. Fakat Nineyi
anlamışlardı. Ninenin yüzündeki derin ve acı çizgiler,
daha da derinleşti. Bembeyaz saçları daha da
96