Page 153 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 153
Gelirken rastladığı yılanların hiç biri görünmüyordu.
Hacı kendi kendine söylendi. Oh be diyordu! Nihayet
sırtından koca bir ağırlık kalkmıştı. Evden kurtulurken
tüfeğine kavuştuğuna seviniyor, geldiği yolda acele ile
yürüyordu.
Hacı evde iken kapıldığı korkulardan kurtuldu.
Evden uzaklaştıkça eski benliğine kavuşuyor ve yine
de kendini kazançlı sayıyordu. Kendi kendine “
şerbetlenmeye kavuştum, evden de, hocadan da
kurtuldum “ diyordu. Artık yılanlar kendisine
ilişemeyecekti. Kendisini korkutan bir şey kalmamıştı.
Bugün şimdiye kadar duymadığı şeyleri duymuş,
korkularla dolu bir gün yaşamıştı. Sanki kendine tatil
verdi ve sağı solu gözlemeye gerek görmedi.
Görünüşte her şey bıraktığı gibi duruyordu. Fakat
kendisinde ağır bir yorgunluk hissediyordu. Her türlü
tehlikeyi göze aldı ve uyumak için güneş batmadan
mağaranın yolunu tuttu.
Artık güneş devrilmiş, dağın ardına geçmiş, gölgeler
uzamıştı. Aşağılarda bir tepenin üzerine kurulu hocanın
evi, yılanları ile birlikte, gölgeler içinde kalmıştı.
Gördükleri, hayal mi, hakikat mi, kestiremiyor, fakat
yılanlardan artık korkmamalıyım diyor, hatta içinde
beliren bir güç hissediyordu.
Hacı’da kendisinin farkına varamadığı bazı
değişiklikler oldu. Önce beyninde ve ruhunda yer alan
korku kıskacı gevşedi. Biraz daha rahatladığını hissetti.
Granit kayaların parlaklığını, ağacın yeşilini, çalılıkları,
dağdağan ağaçlarını yeni görüyor gibi, uzun uzun
seyretmeye başladı. Şimdiye kadar her şeyi karanlık
gören Hacı, nedense şimdi bir az daha kendini
aydınlıkta hissediyordu. Hacı, bağlara, üzümlere,
kuşlara hasretle baka kaldı. Kaya başından şakıyan
kekliğin sesini hayli dinledi. Kavislerle uçan güvercinleri
145