Page 157 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 157
yapmış, her şeyin düzene gireceğini ve ahalinin
fukaralıktan, ezilmekten kurtulacağı düşünülmüş, İkinci
Meşrutiyetin ilanını çılgınca kutlamışlardı. O ilandan bu
yana altı, yedi yıl geçmişti. Her şey ne çabukta tersine
dönmüştü. O zamanlar daha seferberlik ilan edilmemiş
ve kimseler asker olmamıştı. İttihat ve Terakkiciler
uhuvvet, adalet, musavaat, hürriyet diye yola çıkmışlar
şehirdeki İttihatçılarla birlik olan memleket eşrafı
hükümete el koymuştu. Mutasarrıf makamına
gelememiş, Talas’ta ki evinde saklanmıştı. Kendisi
padişah Abdülhamit tarafından tayin edildiğinden,
olaylardan etkilenip korkmuş ve makamına
uğramamıştı. Oysa hükümete el koyanlar, ahalinin
isteklerini ön plana almış, rüşvet ve yolsuzluktan yılgın
insanlara büyük ümit vermişlerdi.
İnsanlar İttihatçıları bir kurtarıcı gibi gördü.
Meşrutiyet idaresinin ilan günü davullar çaldı, zurnacı
peşrev yaptı ve yüz bir pare top atıldı. Meraklı kalabalık
hükümet meydanında toplandı. Bundan böyle her işin
düzeleceğini ve özgürlükler içinde mutlu
yaşayacaklarına Osmanlı tebaası yürekten inandı.
Hükümet meydanında toplanan ahalinin önüne şehri
idare edenleri birer birer çıkardılar. Ahaliye
soruyorlardı.
“ Ey ahali! Mektupçuyu istiyor musunuz? “
Bu soru çoğu zaman, “istemiyoruz” naraları ile
karşılanıyordu. Bu çığlıklar üzerine, merdiven
başındaki memuru tekme tokat merdivenlerden
yuvarlıyorlardı. Hükümete el koyanlar yine bağırıyor ve
“ ey ahali tapucuyu istiyor musunuz? “ “Hayır,
istemiyoruz, rüşvetçi namussuz, canımızı yaktı”
nidaları ayyuka çıkınca onu da merdivenlerden aşağı
atıyorlardı. Böyle böyle temizlik yapmışlardı.
149