Page 155 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 155

tutmuş yüreğinin zırhını delemedi.  Yine bildiğini
                                  okuyacaktı. Fecir ile birlikte mağarasından çıkıyor, Eğri
                                  Kaya’nın yolunu tutuyordu. Eğri Kaya’nın önünde ki
                                  ufacık alan, insanın oturmasına uzanmasına olanak
                                  veriyordu. Hacı gün ağarırken geldiği kayada gözlerini
                                  asker dürbününe uyduruyor, evleri, yolları,  şehirden
                                  gelen yolu, bağları ve dağları bir bir inceliyordu. O
                                  yerlere bakarken hangi evin ne yaptığını anlamaya
                                  çalışıyor, Çiloğlu’nun evini hiçbir zaman gözden  ırak
                                  tutmuyordu. Bölgede bir atın hazırlanması,  şehre
                                  yolculuğa alametti. Hacı’ya göre pusu için ondan daha
                                  elverişli fırsat olamazdı. O yolcunun  dönüşünde
                                  bilhassa Sallı Bayır’ın üzerinde veya Cırık Gediği’nde
                                  pusu yapar, alacağını alırdı. Fakat Çiloğlu’nun evinde
                                  ne at hazırlanıyor, ne de bir hareket görülüyordu.
                                  Yalnız arada ötmenin sekisinde bir kadın görünüyordu.
                                  Ona da şimdilik ilişmek doğru değildi. Hacı Mustafa’nın
                                  oğlu kendini bir  şey sanıyordu. Okulda imiş,
                                  okuyormuş, umurunda değildi. Babasından evvel veya
                                  sonra, ilk fırsatta onun da ortadan kalkması gerekti.
                                     Hacı dürbünün ardında düşünüyor ve  yine Boncuk
                                  Kuyu’da yaptığı gibi evleri gözlüyordu. Kaçak Yunus’un
                                  evinde bir ölüm sessizliği vardı. Kendi yerine Yunus’un
                                  yakalanışına gülüyor, kendinin aklına ve kurnazlığına
                                  hayran, olayı kafasında evirip çeviriyordu. Nihayet
                                  hocanın etkisi gittikçe  azaldı. Yine kendine hayran,
                                  kendi  kendinin sevgilisi, Hacı hayatından memnun
                                  kaya gölgesinde yatıyor, yine fırsat kolluyor, dehşet
                                  saçmayı kuruyordu.
                                      O gün de akşam olmuş ve karanlık bastıktan sonra,
                                  Çiloğlu’nun evinde  yer  sofrası kurulmuştu. Koca bir
                                  tepsi mantı, sarımsaklı yoğurtla birlikte sininin
                                  ortasında yerini aldı. Ev halkının gözü mantı
                                  tepsisinde, herkes meşgul, konuşmuyordu. Kaşıklar


                                                           147
   150   151   152   153   154   155   156   157   158   159   160