Page 154 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 154
gözledi. Bir üzüm sığırcığının kızıl beneklerini
seyretmek hoşuna gitti. Hoca onu adam etmeye
uğraşmış ve etkilemişti. Fakat aldığı sihrin ne kadar
dayanacağı belli değildi.
Birden aklına geldi. Niyette kimseye ilişmez ise
karnını nasıl doyuracaktı. Sakladığı birkaç kuruşu
vardı. Haraçlardan topladığını mağaranın hemen
yanındaki bir kaya dibine gömmüş ve yerini
kendisinden gayri kimse bilmiyordu. Fakat o paralara
dokunmaya kıyamıyordu. Şerrinden korkuyorlar,
gönderdiği haber üzerine ne ister ise veriyor, kral gibi
yaşıyordu. Şimdi artık kimseye dokunmayacak, haraç
istemeyecek, bağlardan üzüm, kayısı yemeyecek,
kimsenin tokanasına girip bazlama almayacaktı. Aksini
yapar ise ölürdü. Hoca öyle diyor ve çok sıkı tembih
ediyordu. Hocanın tılsımı kendisini akrepten, yılandan,
koruyordu ama, açlığına çareyi söylemiyordu.
Bunları aklından geçiren Hacı kararsız ve düşünceli
yürüyordu. Adamları korkutup haraç almazsa, zaten
herkes düşmandı ve gerçekten kendisini bir köpek gibi
öldürürlerdi. Ölümü hiç istemiyor, ölümden korkuyor ve
ölümün soğukluğu Hacı’yı ziyadesi ile ürkütüyordu.
O gün mağarasında her gün ki gibi horlamalar
çıkartarak uyuyamadı. Taşların, toprakların arasında
döndü durdu. Şafak atarken yine mağaradan çıktı.
Hocanın dediğini yapıp yapamayacağını düşündü?
Fakat nasıl karnını doyuracaktı. Buna eşkıyalıktan
başka çare yoktu. Sonunda yine Eğri Kaya’dan gözlem
yapmayı doğru buldu. Gün yavaşça yükseliyor, pırıltılar
göz kırpıyor, tatlı bir meltem otları yalıyordu. Havada
kekiklerin, geyik yoncalarının, kuzukulaklarının, yaban
zambaklarının kokusu vardı.
Ne yazık ki Gavur Hacı bildiğinden şaşmadı.
Hocanın sözleri sevgi ve saygıdan yoksun, nasır
146