Page 161 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 161

kaynayacak pekmezleri düşünür ve öyle uykuya
                                  dalardı.
                                      Gün  ışığı ile birlikte tatlı bir meltem sekide
                                  uyuyanları, uyandırdı. Derken kanat sesleri ve
                                  şamatası ayyuka çıkan bir sürü ala sığırcık dut
                                  ağaçlarına kondu. Kuşlar daldan dala atlıyor ve sanki
                                  ova onların kanat sesleri ile  doluyordu. Üzüm
                                  çubuklarının üzerine düşen çığ damlalarından geçen
                                  ışıklar renklere bürünüyor ve üzüm bağları yeşil bir
                                  deniz gibi uzanıyordu. Yılanlı Dağı’nın cesim
                                  gövdesine günün ilk  ışıkları saplanırken, Damlama
                                  Kaya’dan keklik  sesleri yükseldi. Ahmet kum sekideki
                                  yatağında doğruldu ve ilkin Boncuk Kuyu’yu, sonra
                                  Yılanlı Dağı’nı ve önlerinde uzayıp giden üzüm
                                  bağlarını mahmur gözlerle baktı.
                                      Yataktan  doğrulan Ahmet, akşamdan hazırlayıp
                                  koydukları teneke tuzağına bir göz attı. Her  şey yerli
                                  yerindeydi ve kimse evin gediğinden içeri girmemişti.
                                  Aşağıda Çukur da yatan Hacı Mustafa Efendi gözlerini
                                  ovuyor ve beyaz uzun don ile helaya  gitmeye
                                  hazırlanıyordu. Ahmet in sekide dikildiğini görünce:
                                       “ Boncuk Kuyu’da bu gün kimse yok galiba! Adam
                                  da ne insaf, ne de merhamet var. Alçağın biri. ”
                                       “  Aşağıda kimseler görünmüyor. Fakat o buraları
                                  boş bırakmaz. Mutlak Eğri Kaya’ya çıkmıştır. Çok
                                  dikkatli olmalıyız. ”
                                       “ Ne yapalım? Başa gelen çekilir. Yalnız bir fırsatını
                                  bulsam ben onun canına okuyacağım! ”
                                        Böyle  diyerek  iki  basamakla  çıkılan üzüm bağının
                                  başladığı merdivene adımını attı. Oradan ayakyoluna
                                  çıkacaktı. Hela evin arkasında ve üzüm çubuklarının
                                  hemen başladığı yerdeydi.
                                       Çukurun  merdivenlerinde  Emine  Ana  da  göründü.
                                  Her halinden, uyku mahmurluğunun devam ettiği


                                                           153
   156   157   158   159   160   161   162   163   164   165   166