Page 165 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 165
düşüncelerle yürürken hayli kaygılı görünüyordu.
Birden kendini yüksek, kara taştan ve harçsız yapılmış
duvarların önünde buldu. Yengesi Ayşe’ye
seslenmeden edemedi.
“ Ayşe yenge ben geldim. Kız Hayriye
neredesiniz? Ben geldim ben ” diyordu.
Ayşe hanımın bazlama pişirdiği ocaktan dumanlar
çıkıyor ve Ayşe gelin ile kızı Hayriye dumandan gözleri
yaşarıyordu. Ahmet’in sesine, sekiye çıktılar. Arka
planda kalan tol bir kaç taş kemerden ve kemerlerin
arası yassı taş ve taş sallarla doldurulmuştu. Ayrıca
önü tamamen açıktı ve ayrıca pencere yerleri vardı.
Pencere yerlerinde cam veya çerçeve yoktu. Karşı ve
yan duvarların içi oyuktu. Buralara taka denirdi. Eşiği
taş, duvarlar ve tavan taş örme ve her yer taştı. Ayrıca
kilitli veya korunaklı yeri bulunmuyordu. Genelde bütün
evler bu şekilde yapılmıştı. Kurt ağızlı ötmelerin ise,
sadece yan ve arka duvarları vardı. Ön ve bir yan
duvarı olmadığından onlara da kurt ağızlı ötme
deniyordu. Yoksul insanlar, kendilerine payeler veriyor,
üç duvarı olan harap yapılara köşk diyordu.
“ Hoş geldin Ahmet ağam! Ne iyi ettin de geldin. Biz
korkuyoruz. Bu gece burada kal. Babangil korkmaz,
ama biz korkuyoruz, ana kız burada yalnızız. ”
“Sizi bırakmam, merak etmeyin! Zaten sizi de yarın
babamın yanına götüreceğim. Burada dişe dokunur
eşya falan yok. Sadece sizi götüreceğim. Komşu
komşunun malına yan bakmaz. Kırık kırtık kalan eşya
ya bir şey olmaz “
Konuşurken merdivenleri tırmanıyordu. Merdivenin
sonunda sekiye ulaştı, az bir soluklandı ve konuşmaya
devam etti.
“Korkarsanız diye söylemek istemiyorum ama
Gavur Hacı, bizden para istiyor. Yoksa vururum diye
157