Page 170 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 170

sayılırdı. Fakat tüm bunların aslı yakacak  biriktirmeye
                                  dayanıyordu. Dağların zirvelerinde meşelikler ve
                                  kavaklar vardı. Ama oralara ulaşmak ve onları taşımak
                                  kolay değildi. Üstelik yollarda eşkıya Hacı ve zirvelerde
                                  asker kaçakları olabilirdi. Bu yüzden, ahali, Yılanlı
                                  Dağı’nın eteklerinde bulduğu ot,  çalı ve yakacakları
                                  toplayıp biriktiriyordu. Ayşe gelin ve Hayriye kız, o gün
                                  Ahmet daha uyurken yakacak toplamayı akıl ettiler.
                                  Hemen evlerinin üzerinden başlayan Yılanlı Dağı’na
                                  tırmandılar. Orakları ile  ot  biçmeye ve yakacak
                                  toplamaya koyuldular.  İşlerine dalmış ve  farkında
                                  olmadan     dağın    eteklerinden,    yukarı    doğru
                                  tırmanmışlardı.  Şimdi Damlama  Kaya daha rahat
                                  görünüyordu. Tepelerinden geçen bir sürü ala sığırcık
                                  Damlama  Kaya’ya su içmeye indi.  Ana kız, Damlama
                                  Kaya’nın yalağından su içen keklikleri, Sarı asmaları,
                                  üveyikleri bir müddet seyretti. Tosbağa otlarını, solucan
                                  otlarını, sütleğenleri, yelkovanları, deve dikenlerini,
                                  kurumaya yüz  tutmuş çayırları,  yine kuruyan üzüm
                                  çubuğu kollarını topluyor ve serdikleri ipin üzerine istif
                                  ediyordu. Nihayet işlerini tamamlayıp yaptıkları yığını
                                  iple bağlayıp  şeleklediler. Bu arada Hayriye’nin gözü
                                  daha yukarılara Damlama Kaya’nın ötesine kaydı.
                                  Hayretti ve yerden bir adam bitmişti. Adamın elinde
                                  fersiz gün  ışığında parlayan bir  silah vardı. Adam
                                  silahlıydı ve dikilip duruyor, etrafı kolluyor, çevreyi uzun
                                  uzun seyrediyordu.
                                       Hayriye  dehşetli bir korkuya kapıldı ve  anasına
                                  silahlı adamı gösterdi.  İkisi birden  kuru sel yatağının
                                  içine atlayıp saklanmayı akıl ettiler. Sel yatağı oldukça
                                  derin ve onları adamın keskin gözlerinden saklıyordu.
                                  Siper ettikleri bodur çalının aralığından adamı izlediler.
                                  Adam    omzundaki     silahla  geriniyor   ve   etrafı
                                  seyrediyordu. Bir ara  kayboldu. Sonra çatılı iki kaya


                                                           162
   165   166   167   168   169   170   171   172   173   174   175