Page 174 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 174

Ahmet onlara güç vermek için elinden gelen gayreti
                                  gösterdi. Gavur Hacı’yı tepeleyeceğini, o eşkıyanın
                                  evlere yanaşamayacağını, beşli tabancadan gayri iki
                                  tane tüfekleri olduğunu, onun ancak pusu ile  adam
                                  öldürdüğünü söyleyip durdu. Hatta eline aldığı tek
                                  gözlü tüfeği evirip çevirdi, gez, göz, arpacık talimi ile
                                  Hacı’yı nasıl devireceğini gösterdi. Hayriye amcasının
                                  yaptığı söz ve hareketlerden biraz cesaret buldu,  şu
                                  Hacı belası ne zaman kalkacak,  korku ne zaman
                                  bitecek diye sorup durdu.
                                       Dünya  bir  garipti.  Zayıfa, yoksula,  kimsesize,
                                  öksüze ilgi vardı ama asayiş yoktu. Arada bir güçlüler
                                  çıkıyor, iyi niyetli ise, zayıfları kollamaya çalışıyor, ama
                                  devlet gücü ortada görünmüyordu. Sanki devlet
                                  çökmüştü.  Bu yüzden çaresizliğin hakkından insanlar
                                  birbirine yardım ile geliyordu. Yardımlaşmak ve
                                  birbirine sahip çıkmak bu insanların hamurunda vardı.
                                  Felaketler onları birleştiriyor, paylaşmayı biliyor ve o
                                  sayede kendilerine göre bir dünya kuruyordu. Yiyeceği
                                  olan, komşusu ile paylaşıyor, bir felaket halinde sıkılı
                                  bir yumruk olabiliyorlardı. Fakat şu Gavur Hacı yok mu,
                                  o bütün bu iyi duyguları alıp götürmüş, insanlar sinmiş,
                                  korkudan kimse kimseye yardım edemez olmuştu.
                                  Bazen  şehit haberleri,  hastalıklar,  arada bir ölümler
                                  oluyor ve insanlar yine de birbirinin yanında yer almaya
                                  çalışıyor, fakat eskisi gibi bir türlü birlik olamıyordu.
                                      Şu Hayriye’nin korku dolu mavi gözlerinde dehşetin
                                  izi vardı. Dağ taş asker kaçağı ile doluydu. Hasrete
                                  dayanamayanlar, ölümü göze alıyor ve askerden kaçıp
                                  geliyordu. Çünkü o insanlarda aile hasreti vardı ve
                                  yürekleri yakınlarının sevgisi ile doluydu. Kendi
                                  hayatlarını düşünmüyor, geride bıraktıkları yakınlarına
                                  yanıyordu. Onların sahipsiz  kaldıklarını biliyordu.
                                  Sevgili karısı, çocukları ve  yakınları için yürekleri


                                                           166
   169   170   171   172   173   174   175   176   177   178   179