Page 179 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 179

kaynağını anlamaya çalışıyordu. Gerçekte varlığını
                                  anladığı  Ahmet’in    ne   kadar   tehlike  olduğunu
                                  kestirmeye çalışıyordu. Rengarenk pulları ve en az bir
                                  buçuk arşına yakın gövdesi ışık saçıyordu. Üzerindeki
                                  pullara gün ışığı  vurunca renkler ortaya çıkıyor, sanki
                                  hayvan rengarenk ışıklar içinde gibi görünüyordu.
                                      Ahmet  yılandan çok  ürktü. Hayvan çöreklenmiş ve
                                  bakışları ile insanın kanını donduruyordu. Ahmet’i
                                  gözlüyordu. İkide bir çatal dilini çıkartıyor ve çevresini
                                  kolluyordu. Çöreklendiği yerde koca bir yığın
                                  oluşturmuştu.  İçinde bulunduğu  ısırgan otlarına
                                  aldırmıyor  ve ona göre, daha büyük bir tehlikenin
                                  varlığı ile meşgul görünüyordu. Bir müddet öyle
                                  gözlemini yaptı ve sonra ihtiyatla su dolu yalağa
                                  uzandı. Dilini daldırıyor ve her  seferinde yukarıyı
                                  gözlüyordu. Oysa Ahmet tüfek yüzünde, horoz kalkık
                                  tam yılanın başına nişanlamış öyle duruyordu. Ateş
                                  etmeye hazırdı. Fakat kendisine zarar vermeyen,
                                  sadece  su içmek için yalağı ziyarete gelen  hayvanın
                                  çekip gideceğini düşünüyordu. Üstelik tüfek sesi Gavur
                                  Hacı’yı uyandırır ve kendi hayatı tehlikeye girerdi. Bir
                                  arşın ötesinde ki yılanın çekip  gitmesini sabır ve
                                  cesaretle bekledi.
                                     Epey bir zaman birbirini kollayarak, öyle kaldılar.
                                  Nihayet yılan suyunu içip bitirdi. Hışırtılı seslerle yığın
                                  çözüldü, kıvrımlarla süründü ve taze otları yara yara
                                  çekilip gitti. Çöreklendiği yerden  açılması ve  dağın
                                  aşağılarına doğru kayıp gitmesi epey zaman aldı.
                                  Yılanın çekilmesi, Ahmet’e derin bir nefes aldırdı. Biraz
                                  rahatlamıştı. Rahatlayınca, yeniden Gavur Hacı tarafını
                                  gözlemeye başladı. Hacı güneşle beraber nihayet
                                  ortaya çıktı. Önce mağaranın ağzındaki çalı ve ot
                                  demetleri açıldı  ve sonra da bir baş uzandı. Baş bir
                                  müddet etrafı gözledi ve bir tehlike olmadığını anladı.


                                                           171
   174   175   176   177   178   179   180   181   182   183   184