Page 185 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 185
gibi değil. Ufacık ağzı zaten otlar ve çalılarla kaplı.
Demek o mağarada saklanıyor.”
“ Baba bu böyle gitmez. Hacı’nın tek keyfi adam
öldürmek. Tam bir canavar. Irz, namus tanımıyor. Ben
askere gidince sen ne yapacaksın? Böyle bir adamın
yaşaması doğru değil. Tüm bölgeye korku ve dehşete
salıyor. Elime kurt saçması ile dolu çifteyi alsam
diyorum ”
Ahmet’in sesi kararlı ve oldukça sert çıkıyordu. Belli
idi, daha önce düşünmüş ve bir karara varmıştı. Hacı
Mustafa Efendi birden dikildi. Demek Ahmet bir şeylere
karar vermişti. Bunu kesinlikle kabul edemez ve sevgili
oğlunu eşkıyanın önüne atamazdı. Mustafa Efendi
birden doğruldu ve konuşmadan duvara dayalı tüfeğin
yanına hızlı adımlarla ulaştı. Onu kavradığı gibi çukura
inilen merdivenlerin başına geldi. Onları köşkten
seyreden Emine Ana’ya seslendi.
“ Hey! Emine Hanım! Şu tüfeği al ve çukura in.
Benim yattığım yerde ki, duvara yasla. Ben ölürüm de
bu tüfeği sana vermem. Seni eşkıyanın önüne atamam
” dedi.
Ahmet babasını gözleri ile takip ediyor, onun birden
hareketliliğine sıkıntılanarak bakıyordu. Anlaşılıyor ki,
babası bu tavrı ile kesin biçimde tüfeği vermeyecekti.
Oysa tüm planı, çifte tüfek üzerine kurmuştu. Tek gözlü
tüfek yukarda ki evde de vardı, fakat o uzun namlulu ve
tek gözlü tüfek ile bu iş yapılamazdı. Çifte olmalı ve
elde kolayca çevirip döndürmeli idi. Ayrıca iki gözün
olması işin garanti yapılmasını sağlardı. Babasının
tavrına Ahmet karşı çıktı.
“ Baba! Böyle yaşayamayız. Ben askere gidince, sen
yalnız başına eşkıyaya karşı koyamazsın. O alçak
adam evleri de basar, seni de ortadan kaldırır. Bırak da
askere gitmeden şu herifi ben ortadan kaldırayım.
177