Page 186 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 186
Yunus Çavuş gitti. İhtiyarlar ve çoluk çocuk sana
yardım edemez. Bırak şu işi bitireyim “
“ Sen ne dediğini, ne yaptığını bilmiyorsun! O
namussuz herif, kim bilir mağaraya gelene kadar ne
tuzaklar kurmuştur. Ölürüm de seni eşkıya ile
karşılaştırmam. Bana ölüm gelecekmiş, gelecekse
gelsin! Seni kaybetmektense ölürüm daha iyi. Biz de
şehit sayılırız! “
“ Olur mu baba? Bu işi kazasız belasız yapacağıma
eminim. Benim de kendime göre bir planım var. Ver şu
tüfeği, eşkıyanın sonu gelsin, aşağılık heriften
kurtulalım “ diyordu. Derken de sesi titriyordu.
Buna karşı Mustafa Efendi öfkeli ve kaygılı,
söyleniyordu.
“ O çifte bir işe yaramaz. Herifin elinde zehir gibi
mavzer var. Beş yüz arşından adam vuruyor. Sonuncu
evladımsın. Seni eşkıya kurşunu ile toprağa veremem.
Ben ölürüm daha iyi! “ diyordu.
Ahmet düşüncesinden vazgeçmiyordu. Etrafını
süzerek babasının sözlerini duymamış gibi planını
açıklamaya devam etti.
“ Benim planım var baba. Gece yarısı Damlama
Kaya’nın üstündeki kayalıklara, karamuk çalılarının
arasına saklanacağım. Adamın mağaradan çıkmasını
bekleyeceğim. Mağaranın dar ağzından önce kafasını
çıkartıyor. İşte o zaman haklarım diyorum. Artık yeri
belli .”
Hacı Mustafa Efendi oğlunun bu sözleri ile daha
fazla telaşa düştü.
“ Ben sana ne diyorum! Böyle bir şeyi düşünme.
Senin Hacı’dan korkmadığını biliyorum. Ölüm hepimiz
için var. Fakat sen çok gençsin. Bu yaşta böyle bir işe
kalkışman senin geleceğini yok eder. Hem sana bir şey
178