Page 188 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 188

O adamı öldürürken, sen de öleceksin. Öldürdüğünü
                                  ömür boyu unutamayacaksın! “ diyordu.
                                      “  Baba,  hepimiz  hedefteki  adamız. Ya o ortadan
                                  kalkacak, ya da biz!  Adam sınır tanımıyor. İyiyi, kötüyü
                                  ayıramıyor. İstediği haracı versek bile o bizim peşimizi
                                  bırakmaz.   Öldürünce rahatlıyor. Onun için hepimiz
                                  tehlikedeyiz “
                                      “ Ne olursa olsun, seni o adamın üzerine salamam.
                                  Sen gözün arkada kalmaksızın askere git. Ben aciz
                                  değilim, kendimi korurum. Annen Emine, gelin Ayşe
                                  hep silah kullanırlar. Evimize adım atamaz. Ama sen
                                  onu veya o seni öldürürse, benim için hayat biter.
                                  Sakın oğlum, sakın ha  “  diyordu.
                                      Mustafa Efendi, Nuh diyor, peygamber demiyordu.
                                  Görünürde tüm ev ahalisi de babaları gibi düşünüyor,
                                  Ahmet’e bu işin yanlışlığını söylemek için yalvaran
                                  gözlerle bakıyorlardı. Babası  ısrarlı ve evlatlıktan
                                  reddederim diyordu. Bu sırada sekide başka bir gölge
                                  daha belirdi. Önce karanlıkta geleni tanıyamadılar.
                                  Sonra gelenin hayalet gibi  sessiz yürüyen Nazmiye
                                  Nine olduğunu anladılar. Elinden düşürmediği orakla,
                                  çıplak ayakları ve beyaz saçları ile gölgeler arasından
                                  çıktı. Baba  oğlun perde perde yükselen sesi  üzerine
                                  gelmişti. Konuşmaya ortak olmak istiyordu. Fakat baba
                                  oğul araya gireni kurtarıcı gibi görüp sustular. Nazmiye
                                  Nine sessizlikten istifade, konuşuyordu.
                                      “  Tamam  Ahmet  oğlum, baban haklı! Sen, benim
                                  yavrularım  gibi hiç yoluna gidemezsin. Askerdekilere
                                  bir  şey demiyorum.  Onlar vatan ve millet için  öldüler.
                                  Kaybettiğim oğullarımdan birisi delikanlılık yapacağım,
                                  başkalarına hadlerini bildireceğim diye insan  elinden
                                  öldü. Öldüler de beni yalnız ve perişan bıraktılar.
                                  Yaşasalardı ben bu  hallere düşer, kimsesiz kalır
                                  mıydım?  İnsan ekmeksiz, aşsız yaşıyor da, kimsesiz


                                                           180
   183   184   185   186   187   188   189   190   191   192   193