Page 192 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 192

yokluk   dünyasında    her    şeyi   buldu.   Uykuda
                                  özlediklerine kavuşuyor, insanlar kavgasız bir dünyada
                                  mutluluk içinde yaşıyordu. Hayalindeki gül bahçeleri
                                  içinde, sonsuz güzelliği ve huzuru buldu.  Mutluluk
                                  rüzgarı onu önüne katıp uçurdu. Ahmet uyandığı
                                  zaman hayatta istediklerini rüyada gördüğünü anladı.
                                  Derinden bir göğüs geçirdi ve yeni  görürmüş gibi dut
                                  ağacını, üzüm çubuklarını, dağları, kayaları uzun uzun
                                  seyretti. Çırpınan ağaç yapraklarını, kavislerle uçan
                                  sarı esmaları, taş çağlayandan öten keklikleri yeniden
                                  gözledi. Doğanın güzel renklerini  yüreğinde duydu.
                                  Karanlık duygulardan sıyrıldı ve  sıkıntılı bir geleceği
                                  artık düşünmek istemediğinin farkına vardı. İnsan ruhu
                                  acı dolu anılarla gölgede kalmamalıydı. Katil olan,
                                  soğukta çıplak kalmış  gibiydi. Gelecek ve çevremiz
                                  aydınlık ve canlı olmalıydı. İnsanlar bu güzel sabah gibi
                                  güzelliklere, doğru ve iyi ile iç içe olmalıydı.
                                      Gerindi ve uyku sersemliğini gidermeye çalıştı. Ayşe
                                  yengenin ekmek kazanında bıraktığı bazlamayı buldu.
                                  Dağı, batı taraftaki ovayı, evleri  seyrederken,
                                  bazlamayı  üzümler ile katık yaptı. Zihni  yorgunluktan
                                  kurtulduğunu hissediyordu. Kendi kendine dünya
                                  varmış dedi. Yükselen güneşe, henüz  ısınmamış
                                  toprağa, bacalardan  tüten dumanlara bakıyor ve
                                  dünyanın güzelliğine hayranlık duyuyordu. Babasının
                                  sözünden çıkmamayı şimdi daha doğru buldu. Babası
                                  bin bir deneyimden geçmiş, ileriyi görmüş ve kendisini
                                  uyarmaya çalışmıştı. Nazmiye Nine aslında dünyadaki
                                  tüm acıları tatmış onların içinden çıkıp gelmiş
                                  insanlardı. O da doğru söylüyordu. Bu  şartlarda
                                  babasının yalnızlığını gidermek için Nazmiye  Nine’ye
                                  söylemeli, evlerinde babasına destek olarak kalmasını
                                  sağlamalıydı.   Ayrıca   keşfettikleri  eşkıya    inini
                                  jandarmaya bildirecekti. Jandarma mutlak çaresini


                                                           184
   187   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197