Page 196 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 196

yeğen Hayriye bir güzel yağlama yapmışlardı. Tüm aile
                                  toplu halde sininin etrafında sıralandı. Neşe ve iştahla
                                  yağlamaları yediler.  İnsanlar yine de ufak  şeylerden
                                  mutlu oluyorlardı. Yemek yerken  kimse konuşmadı.
                                  Sanki sessizlik, Ahmet’e yeni  ve  huzurlu bir hayatta
                                  kavuştuğu için, bir mutluluk müjdesiydi. Sarmısaklı, bol
                                  yoğurtlu ve ipildiyen tereyağlarının eşliğinde yumuşacık
                                  şebitleri iştah ile yediler. Yemekten sonra Hacı Mustafa
                                  Efendi neşe içinde konuşuyordu.
                                       “ Ahmet oğlum, askerde yağlama falan yiyemezsin!
                                  Şimdi Tevekkül ol. Tanrı’nın dediği olur.  İnsanlar
                                  birbirini öldürüyor. Ne için öldürüyor, bilemiyorum. Ama
                                  Tanrı mutlaka iyileri koruyacaktır ” dedi.
                                        Hayat devam ediyordu. O gün ikindi vaktine kadar
                                  Boncuk Kuyu’yu, Eğri Kaya’yı gözlemek ve gölgede
                                  uyuklamak  ile geçirdiler. Arada bir, jandarmaya ne
                                  zaman haber vermek gerektiğini konuşuyor ve Hacı’nın
                                  yolları kesmediği, Boncuk Kuyu veya Eğri Kaya’da
                                  görünmediği bir gün  şehre inmenin doğru olacağını
                                  konuşuyorlardı. Çünkü o alçak,  gidişi veya dönüşü
                                  bekler pususunu kurardı. Hatta geceleyin yola çıkmayı
                                  ve geceleyin dönmeyi kuruyorlardı. Bu görevi  Ahmet
                                  mi, yoksa  Mustafa Efendi mi yapmalı buna karar
                                  vermeye çalışıyorlardı. Ama mutlaka jandarmaya
                                  haber vereceklerdi.
                                        Öğle sonuydu  ve güneş Yılanlı Dağı’nın tepesine
                                  dikilmişti. Güneş hayli  bir zaman oradan inmedi. Gün
                                  kaybolunca dağın koyu gölgesi ovaya devrildi. Hava
                                  serinledi ve hafif bir rüzgar ortaya çıktı. Rüzgar hayat
                                  demekti. Köşelere kovuklara sinen sıcağı silip
                                  süpürüyor, tatlı bir serinlik her yere ulaşıyordu.
                                       Boncuk  Kuyu,  Boncukların Hacı emmi tarafından
                                  hayır için yapılmıştı. Kuyunun bakımı, kışın kar ile
                                  doldurulmasını yine Boncukların Hacı emmi yerine


                                                           188
   191   192   193   194   195   196   197   198   199   200   201