Page 202 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 202
iyice ateş aldığını anlar anlamaz, süratle geriye
fındıkların arasına çekildi ve görünmez oldu. Biraz
sonra burası insanlar ile dolacak ve onların
kalabalığında uzak olmak için saklanacak, fırsat
çıkarsa Çiloğlu’nu vuracaktı.
Yakacak yığınından alevler perde perde yükseldi.
Önce ufak boylu alevlerle yepelek otları, yelkovanları,
tosbağa otları tutuştu. Tutuşan otlar ile birlikte koyu bir
duman yükseldi. Sonra alev gittikçe büyüdü ve yığının
güney tarafını sardı. Hacı keyifle yangını ve çıkan
duman ve alevlerin yalazını seyrediyor, diğer taraftan
koyulaşan karanlığa kalmadan mağarasına çekilmek
istiyordu. Nihayet alevler yükseldi ve alevlerin şavkı
çevreyi gündüz gibi aydınlattı.
Yıldız köşkünde uyuklayan ve arada bir dürbün ile
etrafı seyreden Mustafa Efendi, havadaki yanan ot ve
yangın kokusunu çok sonra alabildi. Yıldız köşkünün
yan duvarlarından bakınca yangını gördü. Gördü de
feleği şaştı. Aynı anda Ahmet, Emine Ana, Ayşe gelin
ve Hayriye de yangını gördüler. Komşuları Yunus’un
eşi ve kız Esma, Tembeller, Dikene Basmazlar, Deve
Güdenler, Bıdı Bıdılar, elhasıl alev ve yalazları
görenler, Çiloğlu’nun bağına koşuyor ve bu büyük
felaketi önlemeye çalışıyordu. Eline kovayı geçiren,
küreği geçiren yangını söndürmeye koşuyordu. Su kıt
ve çok kıymetli idi. Bir kaç kova su ile yangını
söndürmenin imkanı yoktu. Yetişenler alaca karanlıkta
toprak atıyor, değnek ve küreklerle yakacak yığınını
dağıtmaya uğraşıyordu. Tüm niyeti yanan otların
kokusu sarmış, yakacakların korları ve arada bir çıkan
yalazları uzaklardan görünür olmuştu. Yakacakların
pek azı kurtarılabildi. Tüm ailenin aylar boyunca
uğraşıp biriktirdiği yakacak yok oldu. Ahmet de, Hacı
Mustafa Efendi de büyük bir felaketin içinde olduklarını
194