Page 204 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 204

bin bir lanet ve beddua ediyor,  yine de yılmıyor ve
                                  ertesi gün Çiloğlu’na ne kadar yakacak  getirmek
                                  gerektiğini düşünüyordu.
                                       Çiloğlu,  Ahmet, Emine Ana, Ayşe, Hayriye yangın
                                  yerinden ayrılamıyorlardı. Karanlıkta bile siyah bir yığın
                                  olan küller belli oluyordu. O küllere gözleri dikili sessiz
                                  ve ümitsiz duruyorlardı.  Sanki bir kurtarıcı gelecek ve
                                  yakacaklarını geri verecekti. Öyle bir  şey olmadı,
                                  yakacaklar  gelmedi. Simsiyah kül yığınından hala  bir
                                  kaç kıvılcım çıkıyor, Çiloğlu felaketi göğüslemek için
                                  namaz kılmayı ve Tanrı’ya yakarmayı düşünüyordu.
                                  Geç vakte kadar kül yığınından ayrılamadılar. Yangın
                                  ile beraber, ümitleri de gitmiş, yaşamak heyecanı
                                  sönmüş gibiydi. Nihayet Hacı Mustafa Efendi  kendini
                                  topladı. Eşkıyanın yerini en kısa zamanda jandarmaya
                                  bildirecekti. Bir yandan da eline bir mavzer geçirip bu
                                  namussuz ile savaşmayı kuruyordu. Gece  yarısına
                                  kadar külleri beklediler. Külleri ümitsiz  gözlerle
                                  seyrettiler. Yapacak bir şeyleri yoktu. Gece yarısından
                                  sonra evlerine çekildiler. Bu gece nedense katran gibi
                                  karanlık, karanlıkta öten baykuşun uğursuz sesi ovada
                                  inliyordu.
                                     Hacı istediği fırsatı bir türlü bulamadı. Alaca
                                  karanlıkta tüfeği bir kaç kere yüzüne aldı, fakat hareket
                                  eden insanlar, hedefi her defasında şaşırttı. Ateş edip
                                  kalabalıktan bir kaçını devirebilirdi. Fakat çulsuz
                                  insanların ölümü Hacı’ya bir çıkar sağlamıyordu.
                                  Üstelik mermi harcayacaktı. Derdi Çiloğlu veya
                                  Ahmet’le idi. Onların koşuşturmaları belki de
                                  hayatlarını kurtardı. Çiloğlu’da, Ahmet’te yangını
                                  söndürmek için her türlü tedbiri bırakmış, toprak atmak,
                                  su çekmek için koşuşturunca hedef olmaktan
                                  çıkmışlardı. Hacı yine işini beceremedi.



                                                           196
   199   200   201   202   203   204   205   206   207   208   209