Page 209 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 209

yağmur hızını kesti, damlaların ovada bıraktığı seste
                                  azaldı. Yağmur seyrelmişte olsa devam ediyordu.
                                       Saklandığı yerden çıkamayan Hacı’nın aklından,
                                  çoktan Çiloğlu çıkmıştı. Sadece yağmuru seyrediyor,
                                  onun sesini dinliyordu. Yağmur sesinin içinde karanlık
                                  güçlerin de  sesi vardı. Nasıl olur da gökteki  ırmaktan
                                  damlalar tek tek düşerdi. Yağmurun düşüşünü
                                  anlayamıyor    ve   anlayamadığı     içinde   karanlık
                                  yağmurdan korkuyordu. Korktuğu  şeyleri hep  yok
                                  etmek isterdi. Yok olan şey ise zarar veremezdi. Zarar
                                  veremediği için de o şeylerin yok olması tek çareydi.
                                    Karanlık güçler,  şimşekler, karanlık rüzgar, azalan
                                  yağmur derken, yağmur sesi  ile gelen bir başka ses
                                  daha ortaya çıktı. Bu ses yağmur sesinden ayrı bir
                                  şeydi. Hacı tüm dikkatini verdi ve bu sesin ne olduğunu
                                  anlamaya çalıştı. Dünyayı dinliyor ve çılgın gibi
                                  karanlığı gözlüyordu. Çabası boşa gitmedi. Arpa
                                  Dağı’ndan inen cılga yolun başında karanlık bir yığının
                                  belirdiğini gördü. Bu yığının ne olduğunu bir türlü
                                  anlayamadı. Gelen  şey garip sesler çıkarıyor ve
                                  karanlık havada, bayır aşağı adeta yuvarlanarak
                                  geliyordu. Ses, yağmurun sesinden ayrılıyor ve toprak
                                  dövülüyor gibi ses geliyordu.
                                     Bu  yerler  boş değildi. Yuvarlanarak gelen  şey ne
                                  olabilirdi. O  şeyin ne  olduğunu bir türlü anlayamadı.
                                  Belki de bu ıssız yerlerde çok sık görünen cindi. Bu cin
                                  bazen suçsuz insanları çarpıyordu. Hacı’yı çarparsa,
                                  Hacı mahvolurdu. Çot olur, ağzı, yüzü eğilir, kör topal
                                  olursa, Hacı’ya kim  bakacaktı. Hacı’nın korkudan
                                  yüreğine    iniyordu.   Elinin   altında   ki   tüfeği
                                  doğrulttuğunun farkına bile varamadı. Parmağı tetiğe
                                  beş kere bastı. Ard arda namludan yalazlar fışkırdı.
                                  Rüzgara karışan silah sesi çevrede, dağlarda yankılar
                                  yapa yapa kayboldu.


                                                           201
   204   205   206   207   208   209   210   211   212   213   214