Page 213 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 213
de bir kurşun harcardı. Eşeğin sağrısına dokunan Hacı,
eşeğin arkasından ışıklar çıktığını görmüş ve tabana
kuvvet kaçmıştı. Gece karanlığında ışıklar saçan ölü
eşekten Hacı çok korktu. Eşekçiye sevimli eşeği son
bir kere daha yardımcı olmuş, eşekçinin hayatını
kurtarmıştı.
Eşekçinin yediği tekmeden acı duyduğu yoktu. Fakat
eşeği ölüp gitmişti. Eşekçi eşeğinin başına çöktü.
Karagözlü, nazlı eşeği artık kımıldamıyor, kulaklarını
dikip, anırmıyordu. Şimdi onun yumuşacık burnundan,
ağzından kanlı köpükler geliyordu. O gür sesi çıkmıyor,
püsküllü kuyruğu dik durmuyordu. Eşekçi hayvanın
yumuşacık burnunu, bıyıklarını, kısa kesilmiş yelesini
ve dik kulaklarına dokunuyor, okşuyordu. Hayvanın
başını dizine aldı, hala parlayan gözlerini öpüp kokladı.
Işıkları sönmüş gözlerde, bir hayat emaresi aradı.
Ateş edenin zerre kadar insafı yoktu. Önce zavallı
eşeğini beş kurşun ile vurmuş, sonra da küfelere el
atmış ve bin bir zorlukla buralara kadar getirdiği
elmaları yağmalamıştı. Bütün ailesi bu ufacık eşeğin
sırtından geçiniyordu. Kimseye zararı olmayan, laftan
sözden anlayan güzel hayvanı bu zebani öldürmüştü.
Eşekçinin dünyası yıkılmıştı,
Eşekçi şu silahlı adama büyük bir kin duydu. Bir eli
eşeğin kulaklarını okşarken, eşeğin intikamını almaya
yemin etti. Elindeki silahla her şeyi kahreden cani
adam, mutlaka çok gaddar biriydi. Artık zavallı ve
sevgili eşeği ölmüştü. Oysa sadece eşek ölmemiş,
evdeki kardeşleri de açlıktan ölmeye mahkum olmuştu.
Bunu kabul edemiyor, keşke adam beni de vurup
öldürseydi diye ağlıyordu.
Eşeğinin başından kolay ayrılamayan eşekçi, bir ara
sustu. Ayaklandı ve cılız kolları ile yarısı boş küfeyi
kaldırmak istedi. Küfe ağırdı ve beceremedi. Seyrekte
205