Page 217 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 217
bakarız! ” diye karanlık gölgeye destek çıkma gereğini
duydu.
Bunu söylerken silahını indirdi, eliyle evi işaret
ediyordu. Eşekçi gariban, adamın dostça
davranışından etkilendi. Zaten başka da çaresi yoktu.
Evini işaret eden adamdan kötülük gelmez gibiydi.
Ahmet’in önüne düşüp yürüdü.
Eşekçi, karanlıkta yürürken belli etmemeye
çalışıyor, fakat arada bir hıçkırıyordu. Acısını içine
atmak istiyor, fakat yapamıyordu. Ahmet, onun
hıçkırıklarını duyuyor, adamın çok acı çektiğini
anlıyordu. İkisi birlikte ihtiyatlı adımlarla yürüdüler.
Konuşmadan evin arka tarafındaki merdivenlerinden
sekiye indiler. Eve ulaştıktan sonra, Ahmet sormadan
edemedi.
“ Seni buralarda hiç görmedim. Nereden geldin? Bu
gece vakti ne yaparsın. Hangi köyden geldin, elmaların
nerede? ”
“ Hisarcık köyünden geliyorum. Orada güzel kırmızı
elmalar var. Buralarda ise kayısı ve üzüm var. Onlarla
elmaları değişecektim. Fakat o zebani herif önüme
çıktı. Eşeğin gürültüsünü kabullenemedi. Zavallı
hayvanımı keyif için vurdu. Elimizin değneği, karagözlü
eşeğim gitti. Ben elma ile üzümü değiştirerek,
kardeşlerime, amca çocuklarıma bakıyorum “ diye
sızlandı.
Eşekçi konuşurken etrafını seyrediyordu. Evin
sekisinde dikilip duran koca dut ağacının gövdesini
seçebildi. Eşekçi sabit bakışlarla, sanki o ağacı
gözlüyor, görmeden seyrediyordu. Ev halkı silah sesine
savunma yeri çukura inmiş, çukurdan gözlem
yapıyordu. Hacı Mustafa Efendi’nin elinde ağızdan
dolma tek namlulu tüfek, Emine Ana’da et satırı, Ayşe
gelin de bıçaklar, Hayriye, birer birer çukurdan çıktılar.
209