Page 222 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 222

O  bölgeye  yağan yağmur,  insanlar  için çok
                                  kıymetliydi. Kıraç ve  verimsiz topraklarına düşen bir
                                  damla suyun tarifsiz kıymeti vardı. Gelip geçen yaz
                                  yağmuru o insanlar için ümit kaynağı oldu. Ağaçlar
                                  yıkandı, hava nemlendi ve toprak ıslandı.
                                     Hava oldukça serinledi. Ortaya çıkan nem, o sıcak
                                  günlerde insanlar da bayram sevinci yaşatıyordu. Bin
                                  bir çeşit kuş ve sürüngenler, susuz kalan bostanlar,
                                  dağları saran dikenli  kevenler, yelkovanlar, çalılar,
                                  ağaçlar, yabani kekikler ve üzüm asmaları suya
                                  kavuşacak, her  şey, her yer bereketle dolacaktı. Bu
                                  yüzden izbe ve kuytu köşelerden yağmuru seyreden
                                  yaşlılar, çocuklar, kadınlar gökyüzüne mihnetle
                                  bakıyordu. Oysa simsiyah, yağmur dolu bulutlar batıya
                                  kayıyor, insanlar bulutların her hareketini kolluyor  ve
                                  yağmurun yeniden yağması için dualar ediyordu.
                                     Ahmet ile eşekçi evin sekisinde toprak kokan havayı
                                  teneffüs ediyor ve eşekçi acıları ile baş başa, düşünüp
                                  duruyordu. Hacı Mustafa Efendi ise anlayış gösteriyor
                                  eşekçinin acısını hafifleten sözler söylüyordu. Nihayet
                                  yemek hazırlandı  ve sekide kendi dünyasına dalmış
                                  eşekçiyi Emine Ana önce bir güzel kurulanmasına
                                  yardım etti ve sonrada Tanrı misafirini  sofraya
                                  oturttular. Tandır çulunun altında pişen patlıcan pehlisi
                                  ocaktan alındı. Yemek köşkte yenecekti. Önce yemek
                                  sinisi, masa görevini yapan kalburun üzerine  kondu,
                                  sininin etrafına  minderler serildi ve herkes için bir
                                  bazlama sofrada yerini aldı. Yemekte ki erimiş tereyağı
                                  sarı harelerle parlıyor ve ekmeğe katık yapan ev halkı
                                  ellerini  kullanarak etli patlıcan yemeğini hızla yiyordu.
                                  Misafir eşekçi önce çekingen davrandı, sonra yemeğin
                                  çekiciliğine dayanamadı ve doyasıya yemeye başladı.
                                  Pehliden sonra yağlı yoğurttan yapılma cacık geldi.
                                  Sessizce, kimse konuşmadan çalakaşık cacığı da


                                                           214
   217   218   219   220   221   222   223   224   225   226   227