Page 224 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 224

En sonunda Ahmet karanlıkta ağlayıp duran  Şükrü
                                  Efendi’yi kaldırdı. Ona destek oldu ve teselli eden
                                  sözler söyledi. O, yine de ağlıyor, eşeğine yanıyor ve
                                  kardeşlerinin aç kaldığı için ağladığını ve  eşeğini çok
                                  sevdiğini söylüyordu. Sonrada ilave ediyor ve ölüm
                                  pahasına da olsa intikamımı koymaz, alırım diyordu.
                                     O gece Şükrü Efendi’ye ahırda yer gösterdiler. Ahırın
                                  bir köşesinde duran kerevete minder serdiler. Şükrü’yü
                                  teselli edecek birkaç sözden sonra onu karanlığa terk
                                  ettiler.
                                    Gecenin ilerlemiş saatinde Kulaklı Kaya tarafından bir
                                  ışık belirdi. Yağmurun keyfine,  Yiğitler Kayası’nda
                                  keven sallayanlar ortaya çıktı. Sallanan kevenden bin
                                  bir renkli kıvılcım gökyüzüne savruluyordu. Yağlı keven
                                  kıvılcımları  havada dönüyor ve dönerken alevli izler
                                  bırakıyordu. Alevli izlerden rengarenk  ışıklar çıkıyor,
                                  çıkan kıvılcımlar karanlığa ateş böcekleri gibi
                                  dağılıyordu. Gariban  Şükrü yanan kevenin havada iz
                                  bıraktığını hiç görmemişti. Bu yüzden de kendi derdini
                                  unuttu. Kıvılcımlar kül olup sönene kadar, havada asılı
                                  kalmalarını seyretti. Kevenden çıkan mavi, kırmızı,
                                  yeşil renkteki, dans eden kıvılcımlar hayli ilgisini çekti.
                                  Nerede ise kendi derdini unuttu. Yağmurdan sonraki
                                  toprak kokusunun farkına vardı  ve uzun uzun içine
                                  çekti.
                                     Sallanan  keven sönünce, niyet  yeniden derin bir
                                  sessizliğe  gömüldü. Koyu karanlık alevden topun
                                  bıraktığı boşluğu hemen doldurdu. Koca dağların
                                  karanlık çizgileri ufukta hala fark ediliyordu. Dağ
                                  tarafından gelen köpek  havlaması, karanlıkta yayıldı.
                                  Şükrü Efendi, bunca felaketten  sonra hala yaşadığı
                                  aklına geldi. Geldi de acıları yeniden depreşti. Ne var ki
                                  ahırda bağlı hayvanların homurtusu  Şükrü Efendi’yi
                                  yalnız bırakmadı. O gaddar, o kan içici adam, kara


                                                           216
   219   220   221   222   223   224   225   226   227   228   229