Page 230 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 230
sarımsaklı taze yoğurt kapları sinide yerini aldı. Ahırda
ki inekten çıkan kaymak ve tereyağı ile şebitler
yağlandı. Ev halkı yumuşacık şebitleri dürüm yapıyor
ve sarımsaklı bol yoğurda daldırıyordu. Kimse
konuşmuyor ve iştahla yağlı ve yumuşak şebitleri
yutuyordu. Kısa zamanda yiyecekten eser kalmadı ve
ancak sahanda sarı renkli tereyağının bulaşığı vardı.
Şükrü Efendi bu kadar bolluğu hiç görmemişti.
Sofranın bir kenarına ilişip, elden geldiğince diğerlerine
uymaya çalıştı. Son olarak kenarda duran üzümlere el
attılar. Ahmet küçük sepette ki üzümlerden bir salkımı
seçip Şükrü Efendi’ye uzattı. Şükrü Efendi siyah
renkteki üzüm salkımını çabucak yedi. Bu aileye,
Ahmet’e ısınmış, içinden onlara şükran borçlu
olduğunu düşünüyordu. Birden kardeşleri yeniden
aklına geldi. Eşeği olsaydı, şimdi bu meyvelerden,
kayısı kurularından haylisini götürür çocuklara ve
yengesine tattırırdı. Sonra konu komşuya satardı.
Derin bir iç geçirdi. Ahmet Efendi onun suskun halini,
uğradığı felakete veriyor, o felaketi unutturmak istiyor
ve durmadan anlatıyordu.
“ Bak Şükrü Efendi şu karşıda gördüğün iri kayalıklı
boğaza Harami Deresi derler. O boğazda eşkıya hiç
eksik olmaz. Onun beri tarafında ve Büyük Yılanlı
Dağı’nın eteklerinde Koyun Baba kuyusu vardır.
Kuyudan buz gibi soğuk su kaynar. Fakat bizlere çok
uzak düşüyor, su alamıyoruz. Oradan Çukur Kuyu’ya
inilir. Hemen kuzeyde, Erkilet yönünde dikilip duran
kayanın adı Yiğitler kayasıdır. Gubaroğulları,
Nalçacılar, Dikene Basmazların, Öz Hasekilerin, Çot
Mustafaların bağları oralardadır. Şu düzlükte ki kuyuya
Boncuk Kuyu denir. Gavur Hacı, Boncuk Kuyu’yu
mekan tutmuştu. Fakat Jandarma Boncuk Kuyu’da
pusu kurunca, adam Eğri Kaya’ya gitti. Eğri Kaya
222