Page 234 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 234
varlık intikam için şartlanıyordu. Kendisi de intikam diye
inlediğine göre, intikam alan yılanlara, yılan da olsa
hak veriyordu. İntikam duygusu canlıları yakıp kavuran
bir şeydi. O duyguyu ruhundan çıkarıp atamadıktan,
benliğini bu duygudan kurtaramadıktan sonra insan
rahat edemiyordu.
Şükrü Efendi’nin gözü duvara dayalı tüfeğe takılıp
kaldı. Çiftenin ne kadar kıymetli olduğunu
düşünüyordu. Şükrü Efendi’ye göre, çifte onun intikamı
için hazır bekliyordu. Ama doğrudan istese çifteyi
vermezlerdi. Üstelik eşkıyanın inini de tam olarak
bilmiyordu. Ahmet biliyor ve mutlaka onun yardımına
ihtiyacı olduğunu seziyordu.
Ahmet ise Şükrü’nün intikam duyguları içinde
kavrulduğunu anlıyordu. Uygun silah olarak ellerinde
sadece çifte ağızdan dolma tüfek vardı. Çiftenin
saçması, her ihtimale karşı kurt saçması idi. Buna
rağmen eşkıyanın mavzeri karşısında çifte bir hiçti.
Yalnız bir çare vardı. Sezdirmeden yaklaşıp, eşkıyayı
pusuya düşürmek! O da daha önce düşündüğü plan
gibi mağaranın yakınında pusu kurmakla olurdu. Belki
de çifte o zaman işe yarar ve şu herifi ortadan
kaldırabilirdi. Şükrü Efendi intikam diyor, madem
intikam diyor, belki bunu birlikte yaparlardı. Ahmet
askere gidince babası ve yakınlarının ne yapacağını
düşünüyor, onların hayatı için eşkıyanın ortadan
kalkmasını şart görüyordu. Sessizliği yine Ahmet
bozdu.
“Kuşlar da, eşkıyanın bulunduğu yöne uçuyor.
Gavur Hacı dağın göğsünde ki kayanın yakınında, bir
mağarada barınıyor. O kayaya Damlama Kaya derler!
O kayanın güney tarafında bir mağara var. Fakat içi
genişmiş. O mağarada geceliyor. Kuşlar da nedense
hep o yöne uçuyor.”
226