Page 236 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 236

Çekiniyordu ama içi içine de sığmıyordu. Varı yoğu
                                  olan eşeği vurulmuş, zavallı günahsız hayvan hiç
                                  yoktan    ölüp    gitmişti.   Şükrü    Efendi    bunu
                                  hazmedemiyordu. Yapacağı iş belli idi.
                                     Düşündüklerini tenha bir yerde  Ahmet’e anlatacaktı.
                                  Birden yakacak toplamak aklına geldi. O adam,
                                  yakacaklarını ateşe vermişti. Yakacak bunlar  için de
                                  çok gerekliydi. Zaten bu yöredekilere en büyük iyilik
                                  yakacak temin etmekti. Olağan  şekilde ve doğrudan
                                  Ahmet’e konuştu.
                                    “  Dün  yağmur altında Arpa Dağı’ndan inerken bir
                                  yığın kurumuş çalı gördüm. Bana çok yardım ettiniz.
                                  Karnımı doyurdunuz, yatacak yer verdiniz. En kötü
                                  anımda acımı paylaştınız.  İsterseniz beraber gidip o
                                  yakacakları getirelim. Herhalde işinize yarar ” dedi.
                                     Emine Ana öneriyi duyunca hemen söze girdi.
                                     “ He ya!  Yakacak çok kıymetli. Ahmet oğlum, bak
                                  Şükrü Efendi’nin  söylediği yere gidin. Nacağı al, bir
                                  tutam otu, çalıyı bile ziyan etmek doğru değil. Pekmez
                                  kaynatacağız, yemek pişireceğiz. Kış için  şehirde
                                  yakacak çok gerekli ” dedi.
                                     Ahmet  eşkıyanın o  gün Eğri Kaya’da olduğunu
                                  biliyordu. Eşkıya bu gün fındıklığa girmemişti. Ama
                                  yine de emin olmak için yıldız köşküne çıktı. Dürbünle
                                  Eğri Kaya’yı aradı  ve onu Eğri Kaya’nın gölgesinde
                                  uyuklar buldu.  Şükrü’yü çağırdı ve  Hacı’yı gösterdi.
                                  Şükrü dişlerini sıktı ve kurduğu planı Ahmet’e
                                  anlatmakta sabırsızlandı. Ahmet yine de çifte tüfeği
                                  yanına almadan yapamadı. Kızlar  Hanına doğru
                                  yürüyecek, Arpa  Dağı’nda ki çalılıktan geçeceklerdi.
                                  Görünür de hiçbir tehlike yoktu.
                                        Şükrü ile Ahmet, ellerinde nacaklar, bağlar arasına
                                  daldılar. Ahmet durmadan Yılanlı Dağı’nı ve iki büyük
                                  dağı ayıran Biraderoğlu Dere’yi ve o derede kocaman


                                                           228
   231   232   233   234   235   236   237   238   239   240   241