Page 233 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 233

Ahmet  yine  de  avcılığına gölge düşsün istemedi.
                                  Dutun altında koca  bir yılan gördüğünü söylemek
                                  istiyordu. Heyecanlı bir ses ile cevap verdi.
                                     “ Baba dutun altında koca bir yılan vardı. Kuşlardan
                                  birini yakalamış, yutuyordu. Nerede ise üzerine
                                  basacaktım. O da korktu, bende korktum. Rahatsız
                                  edilmekten hoşlanmadı. Oralarda kısmetini arıyordu“
                                  dedi.
                                       Mustafa Efendi gözlerini köşe duta çevirdi ve sanki
                                  bulunduğu yerden siyah yılanı görmeye çalıştı.
                                  Nazarlarını tarif edilen yerden ayırmadan konuştu.
                                        “  Bekçi  bekçi!  O  yılan buraların bekçisi.  İyi ki
                                  vurmaya falan kalkmadın. Hüsamettin  Efendi’nin
                                  ölümü, yılandan oldu. Zararsız iri bir yılanı vurmak
                                  istedi. Fakat yılan suretine bürünmüş, ecinniler de var.
                                  O yılan da belki ecinni taifesindendi. Ne bilsin
                                  Hüsamettin Efendi. Tüfeği ateşleyince namlu birkaç
                                  parçaya ayrılmış ve Hüsamettin  Efendi’nin  yüzü
                                  parçalanmıştı. Sonra da ölüp gitti. Aferin oğlum, iyi ki
                                  ateş etmedin. Sana zararı yoksa, varsın yaşasın.  Belki
                                  ecinnidir, buraların bekçisi de olabilir. Onlar  yapılan
                                  iyiliği de kötülüğü de bilirler, unutmazlar. Şimdi sen onu
                                  rahatsız etmedin, yolunu kesmedin ya! O seni
                                  unutmaz. İnsanların aklından geçenleri bile anlar sezer
                                  derler. Yılanlar zeki hayvanlardır. Sana değmeyen
                                  yılan bin yaşasın. “
                                        Şükrü Efendi onları dinliyordu. Buralarda demek
                                  yılan çoktu. Tüyler ürperten bu hayvanların intikamcı
                                  olduğunu duymuştu. Ona kötülük edeni, eşini öldüreni
                                  bu hayvanlar nasılsa biliyor ve intikamını alıyordu.
                                  Şükrü Efendi yılanların nasıl intikam  alacağını
                                  düşünürken ürpertiler geçirdi.  İçinden böyle  bir  şeye
                                  uğramamaya dualar etti. Bir yılanın kendisini  intikam
                                  için takip ettiğini düşündü. Yılan da olsa canı yanan her


                                                           225
   228   229   230   231   232   233   234   235   236   237   238