Page 237 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 237
karpuzların yetiştiğini ve daha aşağılarda ki derede ise
buzluk olduğunu, hayret şekilde buzluktan yazın soğuk
buz gibi bir havanın aktığını, kışın ise aksine ılık hava
geldiğini ve tüm niyet halkının mevsimlik yiyeceklerini
o buzlukta sakladığını anlatıyordu.
İki arkadaş, Arpa Dağı’nın eteklerinden yürüdü.
Sonra Kızlar Hanı hizasına geldiler. Oradan Gölgeli
Kaya’ya ulaştılar. İkisi de soluk soluğa kalmıştı.
Önlerinde yeşil bir deniz gibi üzüm bağları uzanıyordu.
Arada bir iri kayısıların bulunduğu top ağaçlar fark
ediliyor, yine kuzgun kartallar gökyüzünde
döneniyordu. Değirmenci kızların dutlarına yeniden bir
sürü ala sığırcık kondu. Şamataları dağları, taşları
tuttu. Onlara her ikisi de gözlerini dikmiş, kuşların
daldan dala atlayışını, birbirlerini gagalayıp, alt alta üst
üste kavgalarını seyretti. Yine Ahmet konuştu.
“ Kan akacak diye korkuyorum. Gavur Hacı buraların
huzurunu aldı götürdü. Daha birkaç gün önce
yakacaklarımızı ateşe verdi. Allah’tan niyet ahalisi
yardıma yetişti de yeniden yakacağımız oldu. Bize
aklını takmış, öldüreceğim diye haber yolluyor. Bırakıp
şehre inelim diyorum, daha üzümler yetişmedi, pekmez
yapılmadı. Babam kolayca bırakıp gitmez. Para olsa,
şu herife verip kurtulalım diyorum. Fakat nerede?
Adam para da alsa düşmanlığını sürdürür, yapacağını
yapar. Bana gelince orduya katılmadan önce adamı
ortadan kaldırmayı düşündüm. Babamı ve yakınlarımı
eşkıya ile baş başa bırakıp gidemem. Adama pusu
kurup öldürmeye niyetlendim, ama babam tüfeği
vermedi. Ömür boyunca öldürdüğüm adam aklımdan
çıkmazmış ve hayatım kararırmış! Öyle dedi. ”
Şükrü bunu fırsat bildi, Ahmet kendiliğinden konuyu
açmıştı
229