Page 235 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 235

Ahmet’in tarifini Şükrü can kulağı ile dinliyordu. İşaret
                                  ettiği yamaçlarda, ağaçlar görünüyor, toprak kokusu ile
                                  yağmurun kokusu birbirine karışıyor, fakat artık hava
                                  berrak ve pırıltılar saçıyordu. Gökte ise hala  yağmur
                                  bulutları kümeler ile  dolaşıyordu. Fakat  Şükrü’nün
                                  gözleri dünyayı görmüyordu. Sanki gözlerini kan
                                  bürümüş, tek düşündüğü  şey intikamdı ve intikamımı
                                  almaz isem ben yaşamam diyordu.
                                     Şükrü, Ahmet’e az daha yaklaştı. Damlama  Kaya’yı
                                  ince ince tarif etmesini istedi. Damlama Kaya yarısı
                                  yosunla kaplı ve diğeri gibi Yılanlı Dağı’nın orta
                                  yerlerinde dikilip duran kayaydı. Kaya evlerden rahatça
                                  görünüyordu. Kayayı tanımamaya imkan yoktu. Demek
                                  Gavur Hacı, kayanın güney tarafında ve aynı hizadaki
                                  bir mağarada kalıyordu. Bilgi edinmek için, mağaranın
                                  kayadan kaç arşın uzakta olduğunu sordu.  Ahmet,
                                  yirmi arşın kadar uzak olduğunu ve mağara ile
                                  Damlama Kaya  arasında karamuk çalıları kümesi
                                  bulunduğunu ve onların içine gizlenen bir  kimsenin
                                  kolayca     mağara      ağzına      yaklaşıp     orayı
                                  gözleyebileceğini anlattı.
                                     Şükrü Efendi’nin  kafasında Ahmet’in yaptığı planın
                                  aynısı  şekilleniyordu. Madem  eşkıya geceleri inine
                                  girip, orada barınıyor, kendisi de gece yarısı Damlama
                                  Kaya’nın   yanındaki    karamuk     çalılarının  içine
                                  saklanabilirdi. Ona yeterli mesafede yaklaşabilse gerisi
                                  kolaydı. Yalnız silahı Hacı Mustafa Efendi’den nasıl
                                  alacaktı? Gözü çifteden ayrılmıyordu ve onu gizlice
                                  kaçırıp işi bitirip, yerine koysa, nasıl olurdu? Planını ev
                                  halkına anlatsa, onlar  ne derdi?   Adamların evlerine
                                  sığınmış, onların aşlarına ekmeklerine ortak olmuş,
                                  güvenlerini kazanmıştı. Aklına gelenlerin, onlar
                                  tarafından  bir ihanet gibi görülmesinden endişe
                                  ediyordu.


                                                           227
   230   231   232   233   234   235   236   237   238   239   240