Page 242 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 242

İki genç  Gavur  Hacı’yı ortadan kaldırmak için plan
                                  üzerine plan yaptı. Defalarca bu  konuyu konuştular.
                                  Artık ne pahasına olursa olsun bu işe girişecek ve
                                  akıllarına koyduklarını yapacaklardı. Aynı amaçta
                                  birleşen gençler arasında daha bir yakınlık doğdu ve
                                  Ahmet  Şükrü’ye duyduğu hayranlığı gizleyemez hale
                                  geldi. Karanlıkların içinden çıkıp gelmiş, etraflarında
                                  durmadan     gezen    belanın   hakkından    gelmeye
                                  uğraşıyordu. Bu iş için, plan üzerine plan yapıyordu.
                                  Şükrü’nün davranışı,  kendilerini gayrete getirmiş,
                                  harekete geçmeye karar vermişti. Fakat olanı biteni
                                  babasına anlatmayacaktı. Babası çektiği onca sıkıntıya
                                  rağmen, kendilerinin bu işe kalkışmasına şiddetle karşı
                                  çıkabilirdi.  Üstelik adam öldürmenin günah olduğunu,
                                  katil olmaya değmediğini söyleyip  duruyordu. Mutlaka
                                  buna da engel olurdu. Hem olayın duyulup yayılması
                                  doğru değildi.  İkisi arasında sır olarak  kalmalı,  şu
                                  canavar adam ortadan kalkana kadar niyetlerini belli
                                  etmemeliydiler.
                                     Ahmet’in dikkatini başka şeyler de çekiyordu. Şükrü
                                  Efendi’nin narin gövdesinde, incecik vücudunda büyük
                                  bir canlılık vardı. Ona güç  veren her  ne  ise,  Şükrü
                                  Efendi’yi korkusuz yapıyordu. Sanki onda bir takım gizli
                                  güçler vardı.  Gavur Hacı’nın ölüm fermanını okuyor ve
                                  gözleri ateş saçıyordu. Bu aslan yürekli adamın o
                                  incecik, narin parmakları  tetik çekecekti. Tüfeği
                                  kavrarken hiç yabancılık çekmedi.  Şimdi o  ince
                                  parmaklar tüfeğin horozunu kaldırıp indiriyor,  Şükrü
                                  Efendi kendini tüfek ile özdeşleştiriyordu.
                                     İki delikanlı planlarını yaptılar.  Şükrü tüfekle
                                  defalarca gez göz arpacık yaptı. Uçan kuşlara, taşlara,
                                  çalılara nişan aldı. Sonunda yapacakları işten emin
                                  oldular. Fakat Ahmet,  Şükrü’nün elini sıkarken bir
                                  gariplik hissediyordu. İçinde belirsiz bir takım duygular


                                                           234
   237   238   239   240   241   242   243   244   245   246   247