Page 248 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 248

insanların    iyiliğine,  olağanüstü      bir    halin
                                  gerçekleşeceğine inanırlardı. Hacı’yı ziyarete gelen
                                  yılan da yuvasında yalnız kalmış, hep eşini aramıştı.
                                  Şu koyu gölgeler içinde uyuklayan insanda bir  şey
                                  vardı. Yılan, adamda bir tehlike seziyordu. Onun
                                  burada, hemen  yuvasının yanı başında olması, yılanı
                                  çok rahatsız ediyordu. Bir de ölen eşinin mesajını,
                                  adamın kirli yüzünde görüyordu. Bu mesajı sağ kalan
                                  eş algılayabiliyordu. Yılan  şimdi ne yapacağına karar
                                  vermek için, çatal dilini çıkartıyor havayı yokluyor  ve
                                  adam hakkında bir karara varmaya çalışıyordu.
                                       Fakat  yılan  şaşkındı. Onu Hacı’dan uzak tutan bir
                                  şey vardı. Hayvan  bunun ne olduğunu bir türlü
                                  anlayamıyordu. Sanki gizli bir güç adamı sarıp
                                  sarmalamış, yılan bu  gücü, bu zırhı delemiyordu.
                                  Yılanın öfkesi pek fazlaydı. Eşinin yok olmasının
                                  yalnızlığını  çekemiyordu.    Çögeliyor,    uyuklayan
                                  Hacı’nın önünde bir  sağa, bir  sola gidip geliyordu.
                                  Fakat adama yaklaşamıyordu.  İnsanoğlu birde
                                  yuvasının çok yakınına gelmişti. Yılan öfke doluydu,
                                  tıslıyor, dikiliyor, fakat  şu insana daha fazla
                                  yanaşamıyordu. Kendini zorlayan yılan ile Hacı
                                  arasında çok az bir mesafe  vardı.  Şu çok kısa
                                  mesafeyi aşamıyor, yılan  şimdiye kadar duymadığı,
                                  anlayamadığı bir engele takılıyordu. Sıkıntılar içinde
                                  durmadan tıslıyor, döneniyor, ama kendinde şu insana
                                  saldıracak gücü bulamıyordu.
                                       İşte ne  oldu ise Hacı çapak dolu gözlerini  açınca
                                  oldu. Birden bire, gün  ışığında parıltılar saçan, çatal
                                  dilli yılanla burun buruna geldi. Yılan çögelmiş salınıp
                                  duruyor ve durmadan tıslıyordu. Hacı iliklerine  kadar
                                  ürperdi. Dehşet içinde kaldı. Yılan çivi gözleri  ile
                                  Hacı’yı izliyordu. Hacı bulunduğu yere  taş gibi çakılı,
                                  sanki felçli  gibi oldu. Yılanla Hacı bir  müddet bakıp


                                                           240
   243   244   245   246   247   248   249   250   251   252   253