Page 251 - Yılınlı Dağı Kitap
P. 251

ve boğazına sarılacakken farkına varmıştı. Kara İsmail
                                  ne derse desin, yılanı kendini korumak için öldürmüştü
                                  ve bu zehirli hayvanların en azılı düşmanı Hacı’ydı.
                                      Yine akşam oluyordu. Gözlediği evlerde bir değişiklik
                                  yoktu. Artık Yılanlı Dağı’nın koyu gölgesi vadiye
                                  iniyordu. Yine akşam hüznü vadiye çöktü. Gökte
                                  dönenen kartallar dağın gölgesinin dışında kaldı ve
                                  uçan kartallara hala güneş vuruyordu. Dağdan daha
                                  yükseklerde uçan kartal güneşi görüyor bu  yüzden
                                  ışıklar içinde kalıyor ve ışıkları gölgeler içinde ki Kulaklı
                                  Bağları’ndan görünüyordu. Bu yüzden uçan  kartallar,
                                  uçan kuşlar  ışıklar içinde değişik bir görünüm
                                  veriyordu.   Hacı  ışıkları yansıtan kartallara baktı ve
                                  mağaraya dönme vaktinin geldiğine karar verdi. Etraf
                                  giderek gri bir renk alıyor, görüş mesafesi azalıyordu.
                                  Vakit tamamdı ve mağaranın yolunu tutma zamanıydı.
                                  Yılanlı Dağı’nın gölgesi geceye dönüştü. Hacı alaca
                                  karanlıktan  istifade,  taş   çağlayanlardan,   keklik
                                  yolaklarından,  yepelek,   kuru   tosbağa    otu   ve
                                  yelkovanların arasından mağarasına yürüdü. Yürürken
                                  basacağı yeri biliyor, taş ve kayaların üzerinden keklik
                                  gibi sekiyordu. İkindi sonunda dağın bu yüzü gölgelere
                                  bürünür ve serin bir hava, yeşil bir deniz gibi  uzanan
                                  bağları kapladı.  İşte o zaman ebabillerin çılgın gibi
                                  uçtuğu, yuvalarına çekilme zamanı gelen kekliklerin
                                  şakıdığı bir zamandı. Evlerde akşam yemeği için
                                  dumanlar tütmeğe başlar, ineklerin böğürtüsü uzaktan
                                  uzağa duyulurdu. Niyet halkı yavaş yavaş geceye
                                  hazırlanmaya başlardı. Bazı evler  şehre inen
                                  yolcularını bu zamanda bekler, ev halkı elden
                                  geldiğince kılığına kıyafetine çeki düzen verir, şehirden
                                  geleni öyle karşılardı.
                                       İnsanlar bir aile olmanın, birlikte yaşamanın hazzını
                                  evlerine sığındıkları zaman anlardı. Yokluğun korkunç


                                                           243
   246   247   248   249   250   251   252   253   254   255   256